Denemeler

Kesilen Sadece Et Değildi

Kadınlara daha çocuk yaşta öğretirler susmayı. Arzularını bastırmak, acıya katlanmak, konuşmamayı öğrenmek zorundadır. Henüz bedenini tanımadan, o bedenin sahibi olmadığını hissettirir hayat. Bu sadece toplumsal baskıdan ibaret değildir; bazı coğrafyalarda acının şekli çok daha somuttur. Adına “gelenek” denilen bir şiddet türü hâlâ sessizce devam eder: Kadın sünneti. İlk kez bir filmde karşılaştım bu gerçekle: Çöl Çiçeği.

Başrolünde Waris Dirie adlı gerçek bir kadının hayatı anlatılıyordu. Afrika çöllerinden İngiltere’ye uzanan bir hayat hikâyesi. Ama hikâyenin içinde, daha çocukken maruz kaldığı o acı vardı. O gün anladım; bu bir kurgu değil, bir kanayan gerçekti. Onlar için kanayan bir gerçekken izledikçe benim kalbim kanamaya devam etmişti. Biz burada her şeyden habersiz otururken bir yerlerde “gelenek” adı altında kız çocukları acı içinde büyüyordu.

çöl çiçeği waris dirie

Çöl Çiçeği: Waris Dirie

Kadın Sünneti Nedir?

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, Kadın Genital Mutilasyonu (FGM); tıbbi gerekçesi olmadan, kadının cinsel organının kısmen veya tamamen kesilmesi ya da başka şekillerde zarar verilmesidir. Ama tanım bile yetersiz kalıyor. Bu uygulama sadece bir kesik değil, kadının bedeninden, arzularından ve özgürlüğünden çalınmış bir hayattır.

Nerelerde Uygulanıyor?

Genellikle Afrika kıtasında (Somali, Etiyopya, Sudan, Nijer, Mısır gibi), bazı Asya ve Orta Doğu ülkelerinde uygulanıyor. Toplamda dünya çapında 200 milyondan fazla kadın ve kız çocuğu bu işkenceye maruz kaldı.
Bazı ülkelerde yasaklanmış olsa da, uygulama merdiven altlarında, steril olmayan koşullarda, bıçak, jilet, cam parçaları ve hatta keskin taşlarla yapılmaya devam ediyor.

Süreç Nasıl İşliyor?

Çoğu zaman çocuk yaşta (5-12 yaş arası) küçük bir kız çocuğu bir odaya alınır. Geleneksel “sünnetçi” kadınlar tarafından, herhangi bir anestezi olmadan, bazen birkaç kişinin tuttuğu bu çocuk, korku ve acı içinde işlemden geçirilir. Klitoris kesilir, bazen iç-dış dudaklar alınır, sonra genital bölge dikilir. Sadece regl kanı akabilsin diye minicik bir boşluk bırakılır.

Sonuçları Ne Olur?

• Enfeksiyon
• Kist oluşumu
• Aşırı kanama ve ölüm
• Cinsel travmalar, ilişki sırasında dayanılmaz acılar
• Doğum sırasında yırtılmalar, ölü doğumlar
• Psikolojik bozukluklar, depresyon, kaygı bozukluğu

Ve en kötüsü, zevk alma yetisinin elinden alınması. Yani kadının “hissetme hakkı” çalınır. Bu, erkek egemenliğinin kadının en mahrem yerine kadar uzanan hâkimiyetidir.

Peki ama neden?

Genellikle tek sebep “namus”. Kadının arzularının bastırılması. Zevk almasının, cinselliği yaşamasının engellenmesi. Bunun adına “ahlak”, “temizlik”, “kutsallık” gibi kelimeler kondurulsa da, hepsi bir bahaneden ibaret. Gerçek amaç: kadını kontrol etmek. Erkekler kadınların ne zaman ne hissedeceğine, ne zaman doğuracağına, ne zaman öleceğine bile karar vermek istiyor. Ve anneler, bu düzenin devam etmesini sağlıyor; çünkü onlara da zamanında aynısı yapıldı. Kızlarını koruduklarını zannederek onları acıya teslim ediyorlar.

Neden konuşmalıyız?

Çünkü bu sadece uzak diyarlarda yaşanan bir şey değil. Biz sustuğumuz sürece devam edecek. Susmak, onaylamaktır. Anlatmak, fark ettirmek, bir başkasının da fark etmesini sağlamak demektir. Bugün Waris Dirie’nin sesi olmaya karar verdim. Yarın belki başka bir kadının… Ve bir gün, hiçbir kız çocuğu canı yanmasın diye yazmaya devam edeceğim. Sen hâlâ susma. Çünkü sen sustuğunda bir başkası daha susmak zorunda kalıyor. Ama konuşursak, birlikte değiştiririz.

İlginizi çekerse:

Diğer denemeler için tıklayabilirsiniz.

“Konuk Yazar” yazılarına buradan ulaşabilirsiniz. 

Konuk Yazar

YAZAR HAKKINDA

Konuk Yazar

Bir Yorum Yazın

9 + 1 =
Powered by MathCaptcha