Kültür

Jean-Louis Fournier’nin Kafasındaki Tablolar

Jean-Louis Fournier‘nin sanatçı kişiliğini, kara mizahıyla birleştirdiği Otopsim (Mon autopsie) kitabını çok seviyorum. Yazarın kafasını da… Bir gün kitaplarıyla tanışırsınız umarım.

Yazar, “Otopsim” kitabında otopsi masasında bir kadavra. Ona otopsi yapan Egoine’e tutkulu bir şekilde ve bütün mizahıyla hayatını anlatıyor.

“İnsan dünyaya gelirken ağlıyor, peki giderken neye hırlıyor?”

Kitap Bilgisi

Fournier’nin “Otopsim” kitabında sıkça bahsettiği ressamları ve tabloları kitaptaki cümleleriyle beraber sizinle paylaşıyorum. Keyifli okumalar…

“Resim sanatında tercihim Rembrandt olurdu. Muhteşem otoportreler yapar, müzelerde sergilenirdim…”

“On beş yaşındaydım, her gün evin önünden geçer, hasta bakıcılık okuluna giderdi, birinci kattaki odamın penceresinden onun geçişini seyrederdim. Saatlerini bilirdim, onu kaçırmamak için çok önceden pencereme mevzilenirdim. O La Paix sokağının sonunda kaybolduğunda, ben allak bullak olurdum, sokak aynı sokak olmaktan çıkar, Chagall’ın bir tablosuna benzerdi…”

Raffaello’nun resmettiği bir Meryem Ana’nın kollarındaki küçük İsa’nın yerinde olmayı çok isterdim…”

“Evariste-Vital Luminais’nin ‘Sinirleri alınmış Jumieges’liler’ tablosuyla birlikte Seine nehri üzerinde sürüklenebilirdim. Ben de sinir diye bir şey kalmadı. Egoine sinirlerimi aldı, bunu dikkatle yaptı, sinirlerimin zayıf olduğunu keşfetti…”

“Birçok ressam süslenen kadınların resmini yapmıştır. Tiziano, Degas, Bonnard, Toulouse-Lautrec…”

 

 

 

“Egoine çok zarif bir biçimde makyaj yapıyor, yüzü ışıl ışıl, siyah göz kalemi ametist rengi gözlerini ortaya çıkartmış. Gitgide güzelleşiyor, tıpkı Delacroix’nın Mezarlıktaki Küçük Yetim Kız’ı gibi güzel…”

“Egoine zarif bir kız, incecik bilekleri var, onu Puvis de Chavannes’ın Kutsal Orman tablosundaki esin perileriyle eğlenirken görebilirdiniz…”

“Constable’ın bulutları, Paris’te Guillaud’lar tarafından düzenlenen Monet Sergisi…”

 

“Botticelli’nin hayatı boyunca resmini yaptığı Simonetta Vespucci kadar güzel, çok şirin, sevimli küçük bir kızı mimlemiştik…”

“Egon Schiele üstüne bir film çektim, yirmi sekiz yaşında ölen Avusturyalı büyük ressam…”

“Grand Palais’nin halka kapalı olan bir salonunda Turner’ın son tablolarını çektim. Onlara bu kadar yakın olmak, onlara dokunabilmek duygulandırıcıydı. Turner’ın bu tabloları gerçekleştirirken durduğu yerdeydim…”

“Egoine benimle ilgili desenler çiziyor, bazılarını boyadı, çok başarılı çizimler. Bazılarında Egon Schiele’nin otoportrelerindeki o kaygılı bakış var. Umarım, bunları sergiler. Belki de plastik sanatlar, resim ya da heykel, onun gerçek yeteneği, o da bu arada, tıpkı Michelangelo gibi, Leonardo da Vinci gibi, pek çok ressam gibi, sanatsal anatomiyle ilgileniyor…“

 

“Ben onun modeli oldum, Gericault gibi anatomik fragmanlar çiziyor, benden fragmanlar… Egoine sayesinde bir yapboz halinde varolmaya devam edeceğim…”

“Arielle Dombasle’la yaptığım bir uçak yolculuğunu hatırlıyorum, Arielle, Khnopff’un bir tablosundan çıkmış gibiydi.”

 

“Egoine giderken başucuma bir mum koyuyor. Georges de La Tour’un tablolarındaki gibi tek ışık kaynağı… Resimde bir mum yanıyor, Egoine elini kafatasımın üstüne koymuş. O hayatı temsil ediyor, ben ölümü temsil ediyorum…”

Gizem Akın

Bana bu kimliği yaz deseniz, birinci tekille yazılmış sıkıcı bir durum öyküsü yazarım. Anlat deseniz, anlatamam.

YAZAR HAKKINDA

Gizem Akın

Bana bu kimliği yaz deseniz, birinci tekille yazılmış sıkıcı bir durum öyküsü yazarım. Anlat deseniz, anlatamam.

Bir Yorum Yazın

6 + 1 =

2 Yorum

  • Hayatta belki de en çok imrendiğim yetenektir ; yüreğini kaleme ve boyalara dökebilen insanlar . Hep hayran kaldım