Sanat

HOPPER’IN FLORESAN IŞIĞI ALTINDA PAYLAŞILAN SESSİZLİK

     Hepimiz, Hopper’ın sivri burunlu gece kuşları gibi cam bir fanusun içine hapsolmuş durumdayız bugünlerde. Yalıtılmış, koparılmış… Camı ne kadar gagalasak da çatlatamıyoruz. Galiba bu, 78 yıl önce de böyleydi; bugün de böyle. Ama şimdi sizi, tüm bu karamsarlıkları unutup kapının renkli kolunu çevirmeye ve Miyazaki’nin sevgili dostları ile birer fincan çay içmeye davet ediyorum.

Ezgi Orhan

Poe’nun dehşetengiz öykülerinin karanlığı ile Miyazaki’nin rengarenk ve duygu dolu dünyasının arasında kalmış, yolunu bulmayı çok da umursamayan kayıp bir ruh. Neden yazar, neden çizer? Çünkü konuşmayı sevmez, anlatmayı da sevmez; ama hayal etmeyi sever. Gerçekleştirmeyi umursamadan hayal eder. Bunları da kağıda döker. İleride ait olamadığı bu dünyadan kaçıp Neverland’a yerleşmek, kitapları ve boyaları ile sonsuza dek mutlu yaşamak istemektedir. Ama şimdi katılması gereken bir karnaval var.

YAZAR HAKKINDA

Ezgi Orhan

Poe’nun dehşetengiz öykülerinin karanlığı ile Miyazaki’nin rengarenk ve duygu dolu dünyasının arasında kalmış, yolunu bulmayı çok da umursamayan kayıp bir ruh. Neden yazar, neden çizer? Çünkü konuşmayı sevmez, anlatmayı da sevmez; ama hayal etmeyi sever. Gerçekleştirmeyi umursamadan hayal eder. Bunları da kağıda döker. İleride ait olamadığı bu dünyadan kaçıp Neverland’a yerleşmek, kitapları ve boyaları ile sonsuza dek mutlu yaşamak istemektedir. Ama şimdi katılması gereken bir karnaval var.

Bir Yorum Yazın

+ 63 = 65