Sanat

GHIBLI AİLESİ – RUHLARIN KAÇIŞI III

Suratsız(Kaonashi)

Yüzünde Noh (Müzikli anlatıma dayalı geleneksel Japon tiyatrosu.) maskesiyle gezen, kimsenin dikkat etmediği Suratsız’ın ortaya çıkışı da  filmdeki hikayesine benzer.  Miyazaki’nin asistanı Masayuki Miyaji, onun bu karakterin önemini ilk çizdiğinde fark etmediğini; ancak notlarının üstünden geçerken bu isimsiz ve belli belirsiz bir biçime sahip Suratsız’ın ilginç olabileceğinin farkına vardığını söylemiştir.Gerçekten de filmin en ilgi çekici karakterlerinden biri olan; kim olduğunu, nereden geldiğini bilmediğimiz (belki kendinin de bilmediği) Suratsız’ın yavaş yavaş gelişimini ve dönüşümünü izleriz.

İlk olarak hamama giden köprüde; bir sürü ruhun arasında, diğerlerin aksi yönde yalnız başına ilerlerken görürüz onu. Haku, kimsenin fark etmemesi için nefesini tutan Chihiro’yu köprüden geçirirken onları farkeden tek ruh o gibidir. Dönüp arkalarından ilgiyle bakar.

Chihiro hamamda çalışmaya başladıktan sonra, Suratsız’ı bahçede yağmur altında dikilirken görünce onu hamamın bir müşterisi zanneder ve kapıyı onun için açık bırakır.(Bu sahne davet olmadan içeri giremeyen vampir hikayelerini anımsatır.) Suratsız da ona yardım etmek için bitkisel karışımlı jetonlardan çalar. Chihiro ona teşekkür edince bir süre sonra  onlarca jetonla geri gelir. Daha fazla jeton vererek onun ilgisini çekeceğini düşünmesi, Suratsız’ın ilerleyen bölümlerde  daha iyi anlayacağımız tabiatına dair ipucu verir. Nehir Ruh’unun ardında bıraktığı altınların herkes için ne kadar değerli olduğunu görür ve avucundan çıkardığı altınlarla açgözlü bir kurbağa işçinin dikkati çekmeye çalışır. Kurbağa ona yaklaşınca da onu tutup yutar. Aslında maskesinin ardında olduğunu düşündüğümüz ağzının, maskenin tam altında ve kocaman olduğunu görürüz.

Bundan sonra hamamda işler karışır. Yuttuğu kurbağanın sesiyle konuşmaya başlayan Suratsız herkese altın dağıtarak ona hizmet etmelerini ve yemek getirmelerini ister. Giderek büyüyen ve mide bulandırıcı şişmiş bir canavara dönüşen Suratsız ne kadar yese de açlığını dindiremez. Tüm bunlar, Japonya’nın ekonomik durgunluk öncesinde büyüyen tüketim çılgınlığına, israfa, modern ve kapitalist dünyada rahat içinde yaşayan bireyin manevi çöküşüne bir göndermedir.

Suratsız da yatıştıramadığı manevi açlığını ve yalnızlığını Chihiro’nun dindirmesini ister. Bir sürü altın teklif eder. Ancak Chihiro onu bir kez daha reddeder ve Nehir Ruh’unun verdiği ilacın bir kısmını ona yedirir. Suratsız ilacın etkisiyle yediklerini kusmaya başlar. Chihiro’nun ardından  hamamdan çıktığında; hamam işçileri de dahil tüm yediklerini kusmuş, eski zayıf haline dönmüştür. Chihiro Lin’e hamamın Suratsız’ı kötü etkilediğini, dışarı çıkmaya ihtiyacı olduğunu söyler. Onunla birlikte tren yolculuğuna çıkmak isteyince Chihiro bu sefer onu geri çevirmez. Onları sıcak bir şekilde karşılayan Zeniba’nın ikram ettiklerini çok sakin ve kibar bir şekilde yer. Sonrasında da örgü örme ve ip eğirme işlerinde büyük bir istekle Zeniba’ya yardım eder. Bu işte çok iyi olduğu için Zeniba’nın övgüsünü alır.(Kendi  el emeği  ile yaptığı iş sayesinde gerçek tatmin duygusunu yaşadığını düşünebiliriz.) Haku Chihiro’yu almak için geldiğinde Zeniba ile kalıp onun yardımcısı olmaya karar verir.

Yubaba-Zeniba

Sıcak su anlamına gelen ‘’yu’’ ve yaşlı kadın anlamına gelen ‘’baba’’ kelimelerinin bir araya getirilerek oluşturulduğu ‘’Yubaba’’ ismi Japon mitolojisindeki  ‘’Yamauba’’  ya da  ‘’Baba Yaga’’ olarak bilinen, insanları baştan çıkarıp yiyen dağ cadısını anımsatır.

Yubaba ‘nın ismini ilk kez Haku Chihiro’ya, ‘’ İş bulup çalışmazsan Yubaba seni bir hayvana çevirecek, ‘’ dediğinde duyarız. Chihiro’nun Yubaba için çalışmaktan ya da anne ve babası gibi bir domuza çevrilmekten başka seçeneği yoktur. Yubaba’nın acımasızlığını daha onu görmeden hissederiz.Kırışıklıklarla dolu yüzünün ortasındaki devasa ağzı, gösterişli mücevherleri ve kocaman burnundan üflediği sigara dumanıyla filmin en renkli ve gösterişli karakterlerinden biridir Yubaba. Sekiz milyon Tanrı’nın gelip ‘’yorgun kemiklerini dinlendirdiği’’ bir hamamı işletir.

Chihiro gelip ondan iş istediğinde daha fazla konuşmasına izin vermez ve büyüyle ağzını kapatır. Onun işe yaramaz bir sıska olduğunu, anne ve babasının yemek olacağını, Chihiro’nun da bir daha asla kendi dünyasına dönemeyeceğini acımasızca söylerken bundan büyük bir zevk alır. Kahkahalarıyla Chihiro’nun gözünü korkutmaya çalışır. Chihiro’yu işe almayacağını, zaten ihtiyacı olan tüm asalaklara sahip olduğunu söyler. Ancak Chihiro’nun ısrarla iş istemesi üzerine pes eder ve onu işe almayı kabul eder. Ona bir sözleşme verir ve ismini yazmasını ister.‘’Ne kadar gereksiz uzunlukta bir isim’’ yorumunda bulunduktan sonra dört kanji harfinden üçünü avucunun içine alarak Chihiro’nun ismini çalar. Artık isminin kalan tek kanji harfi olan ‘’Sen’’ olacağını söyler.( İsimlerin bu şekilde kullanımı Miyazaki’nin sevdiği ve etkilendiği Ursula Leguin’in Yerdeniz romanlarını; her şeyin büyüyle öğrenebilen bir ‘Asıl Ad’ı olmasını anımsatır. Rüzgarlı Vadi isimli çizgi filminde de kadın kahraman insan yapımı bir devin ismini alarak muazzam bir güce sahip olur.)

Yubaba’nın en önemli gücü budur. İsimlerini çaldığı kişilerin anılarına ve kişiliklerine de sahip olur. Önce isimlerini, sonra yavaş yavaş anılarını yitiren kişiler sonunda kim olduklarını unuturlar ve Yubaba’nın kölesi olurlar.Daha sonra Yubaba Chihiro’ya göz kulak olması için Haku ‘yu çağırır ve onun da Yubaba için çalıştığını öğreniriz. Chihiro hamamda çalışmaya başlar ve Yubaba ona en iğrenç ve zorlu görevleri vermekten ( Uzun süredir temizlenmeyen küvetlerin temizlenmesi, Kokuşmuş Ruh’un yıkanması) zevk duyar.

Filmin ilerleyen bölümünde Chihiro yaralı ejderhaya(Haku’ya) yardım etmek için Yubaba’nın odasına gittiğinde; koca bebek Boh, Yubaba Kuş’u ve kafaların yarattığı karmaşanın tam ortasında Yubaba’nın ikiz kardeşi Zeniba ile karşılaşır. Chihiro’nun elbisesine ilişen kağıt uçaktan ortaya çıkan Zeniba, Yubaba’nın ikiz kardeşidir.Başlangıçta Zeniba’nın Yubaba’dan farklı görünmesi düşünülmüş, ancak zamandan tasarruf etmek için ikiz olmalarına karar verilmiştir. Zeniba ortaya çıktığı gibi Boh’u fareye, kafaları Boh’a, kuşu da sineğe çevirir. Miyazaki bu kısmın filme biraz hız katmak için eklendiğini söylemiştir.

Haku’nun ondan, içinde değerli bir tılsım bulunan mührünü çaldığını ve onu geri almaya geldiğini söyler. (Japonlar için kişisel mühürler her gün yapılan işlerin önemli bir parçasıdır.)Ancak tam o anda Haku uyanır ve kağıdı ikiye keser. Kağıt ikiye bölününce, havada süzülen bir suret olduğu anlaşılan Zeniba da ortadan kaybolur.Chihiro sihirli keki Haku’ya yedirip içindeki mührü kusmasını sağlar ve mührün etrafını saran siyah solucanı da ezip yok eder. Daha sonra,  Haku’yu öldüren büyüyü bozması için Zeniba’ya gitmeye karar verir. Arkadaşları ile birlikte Bataklık Çıkmaz’ına,  Zeniba’nın kulübesine giderler. Zeniba onları çok sıcak karşılar ve onlara çay ikram eder. Miyazaki, Zeniba için ‘’işkolik Yubaba’nın evde oturan hali’’ demiştir. Zeniba el işleriyle meşgul olan iyi niyetli bir cadıdır. Mühründeki büyünün de ancak sevgi ile bozulacağını söyler. Chihiro’nun Haku’ya duyduğu sevgi sayesinde Haku kurtulmuş olur. Chihiro Haku ile birlikte hamama gitmeden önce ona arkadaşlarının eğirdiği ipten yaptığı tokayı hediye eder ve bunun onu koruyacağını söyler. Suratsız’ın da yanında kalmasını ister.

Chihiro Zeniba’nın yanında olduğu sırada Haku da Yubaba’nın yanındadır. Suratsız hamamı birbirine kattığı ve üstüne kustuğu için çok sinirli olan Yubaba etrafına ateş püskürür. Odasında olan değişikliklerin hiç farkında değildir. Ancak Haku ona ‘’ Hala çok değerli bir şey kaybettiğini göremiyor musun?’’ dediğinde odadaki Boh’un gerçek bebeği olmadığını anlar ve Haku ile bir anlaşma yapmak zorunda kalır. Bebeğini geri getirmesi karşılığında Chihiro’yu son bir testten geçirerek gitmesine izin verecektir.

 

Haku (Nigihayami Kohaku)

Miyazaki’nin kullanmayı sevdiği uçan makineler bu filmde yoktur. Makineler hamamda bol bol gösterildiğinden, uçma motifinin öznesi ejderha çocuk Haku’dur. İlk kez hamama giden köprüde Chihiro’nun karşısına çıkan Haku soğuk ve onun varlığından rahatsız gibi görünse de aslında onun iyiliği için karanlık basmadan gitmesini ister. Ancak çok geçtir, sular yükselmiş, ruhlar hamama gelmeye başlamıştır.Anne ve babasının domuza dönüşmesinden sonra yalnız kalan Chihiro’ya destek olan Haku; ona kaybolmaması için yemiş verir, korkudan felç kaldığında ‘’içindeki rüzgar ve su adına, çöz onu!’’ diyerek ayağa kalkmasını sağlar. Chihiro yine ruhlar dünyasında nasıl hayatta kalacağını, anne babasını nasıl kurtaracağını Haku’dan öğrenir.

Hamamda herkes ona Efendi Haku diye hitap eder ve aynı zamanda Yubaba’nın da hizmetkarıdır. Bu şüphe uyandırsa da Haku film sonuna kadar Chihiro’ya destek olmaya devam eder.Hamamda kaldığı ilk gece sonrası Chihiro’yu anne ve babasını görmesi için çiçek bahçelerine götürür. Dışarı çıkınca Haku eski giysilerini saklaması için geri verir. Cebinde adının yazdığı kağıdı bulan Chihiro, o anda kendi adını çoktan unutmaya başladığını farkeder. Haku onu ismini ne olursa olsun unutmaması için uyarır. Eve dönmesi için adını, kim olduğunu hatırlaması gerekmektedir. Çünkü Haku da kendi gerçek ismini unutmuş, oraya hapsolup kalmıştır. Chihiro’nun da onun gibi bu dünyada kalmasını istemez. Haku kendi adını hatırlamasa da Chihiro’nun adını çok iyi hatırladığını söyler. Bunun nedeni daha önce karşılaşmış olmalarındandır.

Haku’yu daha sonra ejderha halinde, kağıt uçakların saldırısına uğrarken görürüz. Zeniba’nın ziyareti sırasında ejderha Haku kağıt uçağı kesip onu yok ettikten sonra, Chihiro ve diğerleri ile birlikte dar ve uzun bir tünelden aşağı doğru düşerler. Düşerlerken Chihiro’nun küçüklük halini çok kısa bir süre için suyun altında görürüz. Bir an için geçmişten bir kesit hatırlamıştır. Bu Haku ile tanışmalarına dair verilen ilk ipucudur. Kamaji’nin dairesine vardıklarında Haku içindeki mühür yüzünden acı içinde kıvranır. Chihiro ona Nehir Ruh’undan aldığı keki yedirince siyah solucanla birlikte mührü kusar. Bu solucan Yubaba’nın Haku’yu kontrol etmek için kullandığı bir araçtır ve Chihiro sayesinde ondan da kurtulmuş olur.

Zeniba’nın evinden dönerlerken Chihiro’yu yine suyun altında görürüz. Sonra da akıntıyla kaybolup giden pembe bir ayakkabı. Chihiro o zaman Haku ile nasıl karşılaştıklarını anlar. Küçükken nehre düşen ayakkabısını almaya çalışırken Chihiro nehre düşer; ancak nehir onu sığ sulara taşır. Annesi daha sonra ona nehrin kurutulup üzerine binalar yapıldığını anlatmıştır. Chihiro nehrin Haku’nun ruhunun bedene bürünmüş hali olduğunu anlar ve adının Kohaku olduğunu söyler. Haku da o anda kim olduğunu hatırlar. Gerçek ismi Nigihayami Kohaku Nehri’dir ve nehri kuruttukları için evini tekrar bulamamıştır. Miyazaki burada, modern yaşamın geldiği her yere binalar yapma içgüdüsünün doğada ne kadar derin ve kötü izler bıraktığını anlatmaya çalışır.

Haku kim olduğunu keşfettiğinde pulları soyulur, tekrar insan bedenine döner. Chihiro’yla el ele aşağı düşerler. Chihiro çok mutlu olduğunu söyler. Chihiro ile vedalaşırken Haku Yubaba’nın hizmetinden çıkacağını ve kendi dünyasına döneceğini söyler. Vedalaşırken yeniden görüşmek için birbirlerine söz verirler.

 

Chihiro Ogino (Sen)

Yeni bir şehre taşınma konusunda isteksiz olan başkahramanımız Chihiro, filmin başlarında çevresine karşı oldukça kayıtsız ve ürkektir. Ailesinin heyecanını paylaşmaz. Yolu kaybedip ormanın içine girdiklerinde de, anne ve babası tünelden geçip ıssız kasabayı gezmek istediklerinde de onlarla gitmek istemez, ısrarla geri dönmelerini söyler. Ancak yine de geride kalmayı göze alamaz ve onları takip eder.

Bundan sonra her şey ters gider. Hava kararmaya başlar, anne babası domuza dönüşür, dehşetle geldikleri yoldan geri dönmeye çalışırken her yerin suyla kaplandığını görür. Tüm bunların bir rüya olduğunu kendini ikna etmeye çalışırken şeffaflaşmaya başladığını fark eder. Kıyıya yanaşan feribottan çeşit çeşit yaratığın indiğini görünce kaçmaya başlar. Daha önce köprüde karşılaştığı Haku onu saklandığı yerde bulur ve yok olup gitmemesi için o dünyaya ait bir yemiş yedirir. Hayatta kalmak ve ailesini kurtarmak için çalışmak zorunda olduğunu anlatır ve onu Kamaji’nin yanına gönderir. Oradan da Lin’in yardımı ile kimseye görünmeden Yubaba’nın yanına çıkmayı başarır.

Hamamdaki ilk gecesinin ardından Haku ona annesini ve babasını göstermeye götürdüğünde Chihiro gözleri dolsa da kendini tutar. Onlara ‘’Anne, baba, benim! Kızınız, Sen! Söz veriyorum sizi kurtaracağım!’’ diye haykırır. Burada Chihiro’nun çoktan Yubaba’nın verdiği ismi kabullendiğini görürüz. Kendini  ‘’Sen’’ olarak tanıtır. Ağıldan çıktıklarında eski giysilerinin cebindeki notu bulan Chihiro da ismini unutmaya başladığını fark eder. Haku onu bu konuda uyarır ve ona biraz kendine gelebilmesi için pirinç köfteleri verir. Bunlar Chihiro’nun hafızasını canlandırırken Chihiro kendini daha fazla tutamaz ve hüngür hüngür ağlamaya başlar. Bu sahne Japon izleyiciler için de en duygu yüklü sahnelerden biridir.

Bu saatten sonra Chihiro’nun ilk baştaki ürkek ve ruhsuz halini bir daha görmeyiz. Ona kendini güvende hissettiren ailesi, evi, ismi gibi şeyler elinden alınmasına rağmen, küçük bir kızdan beklenmeyecek kadar kararlı ve sağlam bir duruş sergiler. Hamamdaki zorlu görevlerin altından başarıyla kalkar. Önce Kokuşmuş Ruh’un eski haline döndürür. Sonra da Haku’nun Zeniba’nın mührünü Yubaba’nın solucanı ile birlikte kusmasını sağlar.

Chihiro’nun Haku’yu kurtarmak için keki yedirmeyi akıl etmesi o günün sabahında gördüğü rüyaya dayanır. Rüyasında anne ve babasına Nehir Ruh’undan aldığı keki yedirmeye çalışır ve bunun onları eski haline döndüreceğini söyler. Ancak ağıldaki tüm domuzlar üstüne gelmeye başlar ve ter içinde uykusundan uyanır. Bu rüyanın etkisiyle Chihiro içgüdülerine güvenir ve Haku’ya (ilerde de Suratsız’a) keki yedirir.

Chihiro kaçmaya çalışan siyah solucanın üstünde çılgınca zıplayıp solucanı ezer. Ayağının altında ezilen şeyden iğrendiği her halinden bellidir. Üstelik tek iğrenen de o değildir. Kamaji de arkadan ‘’Engacho!’’( ‘’İğrenç!’’ olarak çevrilse de tam karşılığını yansıtmaz.) diye bağırır. ‘’Sana bulaşmadan acele etmelisin,’’ diyerek onu yanına çağırır. Chihiro tek ayaküstünde zıplayarak gelir, parmaklarını birleştirerek kare şekli yapar. Kamaji eliyle parmaklarını birbirinden ayırırken ‘’Kitta!’’ (kes) der. Bu ritüel çoğunlukla, hayvan dışkısı gibi pis bir şeye dokunulduğunda yapılan bir Japon geleneğidir (Shinto inancına dayanan) ve pek çok çeşidi bulunur. Kişinin kirlilikle bağlantısını bu şekilde kopardığı düşünülmektedir.

Chihiro Haku’nun eski haline dönmesinin ardından; ona zarar veren büyüyü de bozmak için Zeniba’ya gitmeye karar verir. O sırada gelen Lin Kamaji’ye neler olduğunu sorar. Kamaji ona ‘’aşk’’ cevabını verir.( Kamaji’nin burada ‘’ai’’ olarak kullanıldığı sözcük, yetişkin kahramanların benzer duygusal sahnelerinde kullanılan tabirlere göre daha çok tutkuyu ve ihtirası ima eder.)

Zeniba’ya gitmeden önce Suratsız’ın yarattığı karmaşayı durdurmak için tekrar hamama giden Chihiro, ona da Kokuşmuş’un kekinden yedirir. Bu sayede içindekileri kusan Suratsız hamamdan çıktıktan sonra iyice sakinleşir ve eski haline döner.Zeniba’ya gider gitmez mührü geri verip, özür dileyen Chihiro, ondan Haku’yu affetmesini ister.  Ancak Zeniba’nın bir şey yapmasına gerek kalmaz. Çünkü Chihiro’nun Haku’ya olan sevgisi büyüyü bozmuştur. Zeniba’da ona arkadaşlarının yardımı ve sevgisiyle yapılmış saç tokasını hediye eder.Hamama dönüşte Haku ile nasıl tanıştıklarını anımsayan Chihiro; Haku’nun da gerçek ismini bulmasını,  gerçekte kim olduğunu hatırlamasını sağlar. Aşağı düşerlerken gözyaşlarını tutamayan Chihiro çok mutludur.

Hamama döndüklerinde, anne ve babasını kurtarması için son bir adım kalmıştır. Yubaba köprünün önüne getirttiği domuzlar arasından anne ve babasının hangileri olduğunu bilmesini ister. Bu herhangi biri için zor gibi gözükse de Chihiro için değildir. Şimdiye kadar birçok kez kendi içgüdülerine güvenerek doğru kararlar vermiştir zaten. Anne ve babasının da o domuzlar arasında olmadığını anlar. Aynı anda Yubaba’nın elindeki sözleşme kağıdı da yok olur. Hamamdaki herkes onun adına sevinir.

Haku ve Chihiro el ele tutuşup şehrin diğer tarafına, Chihiro ve ailesinin geldiği yere giderler. Her yeri kaplayan sular çekilmiş, eski çayır manzarası geri gelmiştir. Haku burada ‘’Daha fazla gelemem,’’ der ve Chihiro’ya geldiği yoldan dönmesini ve asla arkasına dönüp bakmamasını söyler. Birbirlerine yeniden görüşeceklerine dair söz verseler de vedalaşmaları hüzünlüdür. Miyazaki’nin diğer filmlerinin aksine, bu iki karakterin kesin olarak birlikte olduğu mutlu bir son görmeyiz. Miyazaki bu konuyla ilgili, ‘’Yetişkinler hayatlarının belli bir noktasına dair hüzünle karışık hasret duyar. Bence çocuklar da pek çok şeye hasret duyabilir. Yaşarken herkesin kaybettiği şeyler olur. Hayatın bir gerçeği bu,’’ demiştir.

Chihiro çayırdan aşağı koşarken tünelin ucundan ona el sallayan ve acele etmesini söyleyen anne babasını görür. Tünele girmeden önce bir an için arkasına bakacak gibi olur ama hemen vazgeçer. Zeniba’nın verdiği saç tokası parlar.

Tünelden geçerlerken filmin başındaki sahne tekrarlanır. Babası aynı tünele girerken olduğu gibi ‘’Bastığınız yere dikkat edin,’’ derken; annesi de ‘’Böyle asılmaya devam edersen beni de düşüreceksin,’’ der. Chihiro asık suratla annesinin koluna asılmaya devam eder. Sanki her şey bir rüya gibidir. Tünelden çıktıklarında, ilk başta temiz olan dış duvarlar sarmaşıklarla kaplanmıştır, taş olan zeminde de neredeyse dizlerine kadar gelen otlar büyümüştür. Arabalarının üstü de dallarla örtülmüş, her yer toz olmuştur. Anne ve babası bunun bir şaka olduğunu düşünürken Chihiro dönüp tünele bakar. Buradaki dimdik duruşu ve kararlı ifadesi, trendeki haline benzer. Arabaya dönerken saç tokası bir kez daha parlar. Ormanın içine doğru yol alırlar.

GHIBLI AİLESİ – RUHLARIN KAÇIŞI I

GHIBLI AİLESİ – RUHLARIN KAÇIŞI II

KAYNAKLAR: 

Vikipedi 1

2

Ghibli Wiki

Ruhların Kaçışı, Andrew Osmond, Alfa Yayınları

RUHLARIN KAÇIŞI FİLMİNİN DİNSEL MOTİFLER BAĞLAMINDA GÖSTERGEBİLİM YÖNTEMİNE GÖRE İNCELENMESİ / Nida SARIŞAN

Ezgi Orhan

Poe’nun dehşetengiz öykülerinin karanlığı ile Miyazaki’nin rengarenk ve duygu dolu dünyasının arasında kalmış, yolunu bulmayı çok da umursamayan kayıp bir ruh. Neden yazar, neden çizer? Çünkü konuşmayı sevmez, anlatmayı da sevmez; ama hayal etmeyi sever. Gerçekleştirmeyi umursamadan hayal eder. Bunları da kağıda döker. İleride ait olamadığı bu dünyadan kaçıp Neverland’a yerleşmek, kitapları ve boyaları ile sonsuza dek mutlu yaşamak istemektedir. Ama şimdi katılması gereken bir karnaval var.

YAZAR HAKKINDA

Ezgi Orhan

Poe’nun dehşetengiz öykülerinin karanlığı ile Miyazaki’nin rengarenk ve duygu dolu dünyasının arasında kalmış, yolunu bulmayı çok da umursamayan kayıp bir ruh. Neden yazar, neden çizer? Çünkü konuşmayı sevmez, anlatmayı da sevmez; ama hayal etmeyi sever. Gerçekleştirmeyi umursamadan hayal eder. Bunları da kağıda döker. İleride ait olamadığı bu dünyadan kaçıp Neverland’a yerleşmek, kitapları ve boyaları ile sonsuza dek mutlu yaşamak istemektedir. Ama şimdi katılması gereken bir karnaval var.

Bir Yorum Yazın

+ 37 = 46