“İnsan haftada on beş saat çalışmayla hayatını kazanabiliyorsa, başka şeyler için pek fazla zamanı kalıyor demektir. O kadar ki, belki de hayatlarını renklendirecek çocukları, el işçiliği, aşçılık, şarkı söylemek gibi yetenekleri ya da kafa yoracak pek enteresan düşünceleri olmayan huzursuz tipler, bu zaman bolluğu yüzünden şöyle bir dolanıp mamut avlamaya karar vermiş olabilirler. Sonra da, becerikli avcılar sırtlarında bir ton et, bol bol fildişi ve bir hikâye okuyarak yorgun argın geri dönüyorlardı. Hayatı değiştiren et değildi burada. Hikâyeydi.”

Ursula K. Le Guin
Hikaye anlatmak çok önemli. Bir şeyleri değiştirecek olan o hikayenin anlatılması olabilir. @yazıyaban’ın “Tohumların Hamisi“ kitabını okurken rastladım Ursula K. Le Guin’in “Kadınlar Rüyalar Ejderhalar” kitabına. Hepimiz onun romanlarını biliriz, birkaç tanesini okumuşuzdur ya da okuyacağızdır ama denemelerinin bu kadar lezzetli olacağını hiç düşünmemiştim. Birkaç defa iş arkadaşımın masasında gözüme ilişmiş ama sonra silinip gitmişti belleğimden. Tohumların Hamisi’ni okuduktan hemen sonra arkadaşımdan alıp okumaya başladım. Kitap benim olsa her yerini çizerdim herhalde. O kadar sevdim ve etkilendim ki bir arkadaşımın o sırada doktora savunmasını yapacak kızına haber ettim. Keşke bu kitabı okusaydı ve ondan yararlansaydı diye. Meğer o kitabı çoktan fark etmiş ve tezinde de kullanmış. Bayramiç’ten Amerika’ya bir yol açan kitabı çok geç fark ettim. Siz benim kadar geç kalmayın. Okumak, yazmak, hayal gücü, kadınlar, rüyalar, ejderhalar…
İyi okumalar…
Fotoğraf: nytimes
Diğer kitap önerileri için tıklayabilirsiniz.
İlginizi çekebilir:
Tohumların Hamisi – Esra Güven (Yazı Yaban)
URSULA K. LE GUIN, TAOCULUK ve MİNİMALİZM IŞIĞINDA MÜKEMMEL GÜNLER (PERFECT DAYS)