Haftalık Öneriler Öneriler

Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık – Ray Bradbury

Bradbury, yaşamın dertlerine ve kederlerine karşı doktor tavsiyesi ile her gün alınan bir doz ilaç gibi günlük olarak yazı yazmayı savundu. Böyle bir rutinin hayatımızı ve deneyimlerimizi zenginleştireceğini düşünüyordu.

Kitabın arkasındaki tanıtım yazısında: “On iki yaşımdan itibaren günlük olarak en az bin sözcük yazdım. Yıllar boyunca Poe bir omzumda, Wells ve Burroughs diğerindeydi. Onları seviyordum sevmesine ama beni boğuyorlardı. O zamanlar canavarlara, iskeletlere, sirklere, karnavallara, dinozorlara ve tabii ki Mars’a âşıktım. Yaratıcılığın büyük sırrı şudur: Fikirlere kediler gibi davranman gerekir, sen onları değil onlar seni takip etmeli,” sözlerine yer verilmiş. Bu kısa pasajda bile kitapta bizi neyin beklediğini tahmin etmek mümkün.

Bradbury, 1973 yılında “Zen In the Art of Writing” isimli eserini o güne kadar verdiği ders notları, makale ve denemelerden bir seçki şeklinde oluşturdu. 6:45 yayınlarının 1. Baskısını Mayıs 2015’de yaptığı “Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık” isimli eser bu kitabın Türkçe çevirisidir. Çeviri Deniz Kurt tarafından yapılmış. Kitap yazmak üzerine bir önsöz ve on üç farklı denemeden oluşuyor.

Önsözden bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum:

Hayat ağacına tırmanmak, kendi kendini taşlamak ve kemiklerin ya da hevesin kırılmadan aşağı inmek, kitaptan çok da uzun olmayan başlıklı bir önsöz…

“Nasıl oldu da 1929 yılının Ekim ayında, daha küçücük bir çocukken dördüncü sınıftaki arkadaşlarımın alayları yüzünden Buck Rogers çizgi romanlarımı yırtıp attıktan sadece bir ay sonra hepsinin birer geri zekâlı olduğuna karar verip tekrar biriktirmeye başladım? (…) Daha o yaşta? Her şeyimizi çevre baskısına göre şekillendirdiğimiz o yaşta? İsyan etme, hayatımı değiştirme ve yalnız kalma cesaretini nereden bulmuştum? Olduğundan daha büyük bir mesele haline getirmeye çalışmıyorum; fakat lanet olsun o dokuz yaşındaki çocuğu, artık her kimse onu seviyorum. O olmasa bu denemeleri yazacak kadar yaşamazdım. (…) İşte bu şekilde çizgi roman biriktirdim, karnavallara ve panayırlara âşık oldum ve yazmaya başladım. İlki ve en önemlisi, yazmak bize yaşadığımızı ve bunu bir hak değil, bir armağan ve ayrıcalık olduğunu hatırlatır. Çoğumuz için yazmamak ölmektir. Her gün silahlarımızı kuşanmalı ve savaşın tamamen kazanılmayacağını bilsek dahi savaşmalıyız. (…) “Bir gün çalışmazsam bunu ben bilirim, ikinci gün çalışmazsam bunu eleştirmenler anlar ve üçüncü günden sonra dinleyiciler de öğrenir,” diyen piyanisti hatırlayın. Yazarlar için de bu geçerlidir. (…) Her sabah yataktan fırlayıp bir mayına basıyorum. O mayın benim. Patlamadan sonra günün kalanını dağılan parçalarımı birleştirmekle geçiriyorum. Şimdi sıra sende… Fırla!”

Kitabın künyesinde 6:45 yayıncılık tarafından basılan her eserde yer alan aşağıdaki uyarı ile karşılaştım:

“Kadıköy’ün yağmurlu ve puslu sokaklarında hazırlanan bu kitap sizi uçurumdan aşağı atacak güce sahip olabilir. Herhangi bir şekilde ve özellikle izinsiz olarak iktibas edildiğinde Kadıköy’ün o bilinen serin ve rutubetli laneti, yıllar boyunca bunu yapanı takip eder, saçları dökülür, rüyasında sürekli olarak Kadıköy sokaklarından akın akın geçerek yıllık intiharlarını gerçekleştirmeye giden lemur sürüleri görür ve derin bir yalnızlığa gömülür. “

Böyle bir lanete uğramak istemediğim için kitaptan daha fazla alıntı paylaşamıyor, yaratıcı yazarlığa ilgi duyan herkese kitabı okumasını tavsiye ederek yazıma son veriyorum.

Not: Kitabın kapak tasarımı Erol Egemen’e aittir. Kim bu Erol Egemen ya? Kimse çıksın ortaya! Kaybedenler Kulübü filmini izleyip de merak edenler için Erol Egemen 6:45 yayıncılığın kapak tasarımlarını yapan grafik sanatçısıdır.

Hasan Yunuslar

Sözcüklerin tılsımına, kurmacanın büyüsüne kapılmış, kalemiyle sayfa düzleminde yarattığı öteki dünyalardaki sürgünlüğü ile özgürleşen bir adam.

YAZAR HAKKINDA

Hasan Yunuslar

Sözcüklerin tılsımına, kurmacanın büyüsüne kapılmış, kalemiyle sayfa düzleminde yarattığı öteki dünyalardaki sürgünlüğü ile özgürleşen bir adam.

Bir Yorum Yazın

76 + = 77