Haftalık Öneriler Öneriler

NASIL YAŞARSIN? (ÇOCUK VE BALIKÇIL)

BÜYÜK BİR USTA, BÜYÜK BİR VEDA 

En sevdiğim, en çok ilham aldığım ve çok şey öğrendiğim huysuz bir  ihtiyar Hayao Miyazaki. Çok büyük bir sanatçı.

Miyazaki’nin tüm işlerini çok severim. Hepsinin yeri bende ayrıdır. “Nasıl Yaşarsın?” isimli son anime filminin yeri ise çok başka. Çünkü sabırsızlıkla bekleyip beyaz perdede izleme şansı bulduğum ilk filmi. Ama asıl neden bunun bir veda filmi olması.

Filmin yapımcısı Toshio Suzuki film duyurulduğunda Miyazaki’nin bu filmi torunu için yaptığını açıkladı. Suzuki’ye göre film  Miyazaki’nin, “Büyükbaba aramızdan ayrılıyor ama geride bize bu filmi bırakıyor,” deme şekli.

Hayao Miyazaki daha önce  birçok kez emekliye ayrıldığını duyurmuştu. Ancak her seferinde de  mükemmel işlerle geri döndü. (Ve ben yine aynı şeyi yapmasını tüm kalbimle diliyorum.) O filmleri izlerken hiçbir zaman bu film son filmiymiş diye düşünmedim. Zaten öyle bir duygu da uyandırmamıştı bende. Ama bu filmi izlerken ilk defa bunun gerçek bir veda olduğunu hissettim. Çünkü Miyazaki bu filmde söylemek istediği her şeyi çok güzel bir şekilde söylemiş.

Ve geride çok anlamlı bir soru bırakmış bize Miyazaki: Nasıl Yaşarsın?

BİR KAYIPLA NASIL YAŞARSIN? 

Miyazaki bu filmde  Genzaburō Yoshino’nun 1937 tarihli, aynı isimli romanından esinlenmiş. Ancak filmin konusunu  kitaptan bağımsız olarak kurgulamış. Aslında film Japonya dışındaki ülkelerde “Çocuk ve Balıkçıl” ismiyle vizyona girdi. Ancak “Nasıl yaşarsın?”  ismi filmle çok daha iyi örtüşüyor. O yüzden ben de filmden bu isimle bahsedeceğim.

“Nasıl yaşarsın?” annesini savaşta kaybeden ve bu kayıpla yaşamaya çalışan bir çocuğun büyüme hikayesi.

Filmin baş kahramanı Mahito annesi öldükten sonra babası ile birlikte kırsala, teyzesinin yanına yerleşiyor. İçine kapanık bir çocuk olan Mahito yeni yaşamına alışmaya çalışırken esrarengiz bir balıkçıl kuşuyla karşılaşıyor. Annesinin ölmediğini ve onu kurtarmak istiyorsa evlerinin yakınında bulunan kulede onu takip etmesi gerektiğini söyleyen balıkçılın ardından bambaşka bir dünyaya adım atıyor Mahito. Ve yolculuk başlıyor.

BİR O KADAR BENZER VE BENZERSİZFilm tam bir Miyazaki filmi. Tek tek elle yapılan çizimler ve filme eşlik eden müzikler her zamanki gibi müthiş. Önceki filmleriyle birçok benzer yanı var. Sık sık kullandığı temalar bu filmde de karşımıza çıkıyor. Savaş, doğanın kutsallığı, anne travması, yas süreci, büyüme, ölüler veya ruhlar dünyasına geçiş, sevimli ve büyülü yaratıklar, uçma, iyi ve kötünün dengesi… Tabii ki filmin kurgusu da yine Miyazaki’ ye has, takip etmesi zor ve çok beklenmedik. Oturmuş bir senaryoya bağlı kalmadan  ilerlediğini bu filmde de hissedebiliyorsunuz. Miyazaki her zaman önce çizmeye başladığını, hikayenin çizdikçe ortaya çıktığını ve sonunun nasıl biteceğini kendinin bile bilmediğini söylüyor. Bu birçok kişi için rahatsız edici olabilir. Filmlerinde ne anlatmak istediğini anlamadığını söyleyen çok kişi de oluyor. Ama Miyazaki’yi eşsiz yapan ve her filmini farklı kılan en önemli özelliklerden birisi de bu bence.

Benzerliklerinin yanısıra “Nasıl yaşarsın?” filmi bir o kadar da benzersiz olmayı başarıyor gerçekten. Filmin başlangıcı diğer filmlerine nazaran oldukça sarsıcı. Sizi huzurlu ve sakin bir manzara karşılamıyor. Filmin ilk yarısı yavaş ilerlerken ikinci yarısında tempo hızla artıyor. Yine de filmin ağırlığını hissediyorsunuz. Baş kahraman da çoğu filminin aksine erkek. Ama onu destekleyen küçük kız, genç ve yaşlı  kadın yan karakterler ağırlıkta.

Bu filmde beni şaşırtan bir diğer şey de korku ve gerilim duygusu oldu. Daha önce de kanlı veya rahatsız edebilecek kareler vardı filmlerde. Ama ben hiçbir filminde gerilimi hissettiğimi hatırlamıyorum. Bunun nedeni belki de yaşam ve ölüm temasının bu filmde çok baskın olması.

Film tüm bunlarla beraber,  “Mükemmel dünya var olabilir mi? “ sorusunu da soruyor bize. Yaşadığımız dünya gerçekten mükemmel olabilir mi veya olmalı mı? Mükemmel olabilse bile bu sonsuza dek sürdürülebilir mi? Biz bunu sağlayabilir miyiz?

Miyazaki giderken tüm bunları sorgulayarak gidiyor ve bu filmin çok  daha kişisel, çok daha özel  bir film olduğunu hissettiriyor.

Sonuç olarak “Nasıl yaşarsın?” filmi  birçok yönden Miyazaki’yi çok iyi anlatan bir film olmuş.  Kendinden çok şey kattığını görebiliyorsunuz.  O yüzden her ne kadar üzücü olsa da harika bir veda filmi.

Fragmanı izlemek için:

Ezgi Orhan

Poe’nun dehşetengiz öykülerinin karanlığı ile Miyazaki’nin rengarenk ve duygu dolu dünyasının arasında kalmış, yolunu bulmayı çok da umursamayan kayıp bir ruh. Neden yazar, neden çizer? Çünkü konuşmayı sevmez, anlatmayı da sevmez; ama hayal etmeyi sever. Gerçekleştirmeyi umursamadan hayal eder. Bunları da kağıda döker. İleride ait olamadığı bu dünyadan kaçıp Neverland’a yerleşmek, kitapları ve boyaları ile sonsuza dek mutlu yaşamak istemektedir. Ama şimdi katılması gereken bir karnaval var.

YAZAR HAKKINDA

Ezgi Orhan

Poe’nun dehşetengiz öykülerinin karanlığı ile Miyazaki’nin rengarenk ve duygu dolu dünyasının arasında kalmış, yolunu bulmayı çok da umursamayan kayıp bir ruh. Neden yazar, neden çizer? Çünkü konuşmayı sevmez, anlatmayı da sevmez; ama hayal etmeyi sever. Gerçekleştirmeyi umursamadan hayal eder. Bunları da kağıda döker. İleride ait olamadığı bu dünyadan kaçıp Neverland’a yerleşmek, kitapları ve boyaları ile sonsuza dek mutlu yaşamak istemektedir. Ama şimdi katılması gereken bir karnaval var.

Bir Yorum Yazın

65 + = 74