Edebiyat

AGORAFOBİ GÖRÜNÜMÜ

J.K, agorafobik bir fotoğrafçı. Google’ın Street View (Sokak Görünümü) uygulamasıyla dünyayı keşfediyor.

 

Tüm hezeyanlarımı bir kenara bırakıp dünyayı evimden keşfetmeye karar verdim. Gezdikçe, geniş bir paralel evrenden gelmiş gibi duran görüntüler gördüm. Her şey zamanda donmuş gibiydi. Öncesinde, günlerdir belki aylardır bu dört duvar arasında, bir türlü ilerlemeyen bir film sahnesinin içindeydim. Zaten harekete geçme aşamasında, kontrol ve kabullenme arasındaki gerginlik de beni iyice yavaşlatmıştı. Harekete geçme duygusunu yaşatan o an ya da olay neydi, inanın hatırlamıyorum. Şu koskoca alanınızda istediğiniz her yere paraşütle inebilme yeteneğiniz olabilirdi; ama aynı zamanda manzaralar ve görüş açıları da tamamen benim elimdeydi. İlk başta görüntüleyeceğim bölgeleri rastgele seçtim. Uzaklardaki şehirlerin sokaklarına bakıyor, kendi deyimimle vurucu bir görüntüye denk geldiğimde ekran görüntüsü alıyordum. Bir süre sonra belli manzaraların peşine düştüm. Berrak ufuklara sahip çorak bölgeler, güneş ışıklarının dramatik bir eğimle düştüğü enlemler… Saatlerimi buna harcıyordum ve açıkçası keyif alıyordum. Çoğu kez, muhteşem görünen bir şeye denk geliyordum; fakat araba duruyor ya da araya bir şey giriyordu. Bu hayal kırıklığına, sonrası için hazırlıklıydım; çünkü ıssız arazilerin ve muntazam yerleşimlerin hayal kırıklıklarımın ötesine geçtiğini fark ettim. Bir yandan gölgesiyle bir kelebeğin kusursuz simetrisini andıran bir ağaç, bir diğerinde parlak turuncuya dönüşen üniformalar… Gizlilik protokolleri gereği hepsinin yüzleri buğulanmış. Sanki insanların gündelik hayatına teleskopla bakıyormuşsunuz gibi! Ve şimdi, hayatım boyunca sözcüklerle ifade edebilme sanatına erişemediğim bir koleksiyona sahibim.

Kapı her çaldığında sıçrıyorum. Yavaş yavaş ve korkak adımlarla ilerliyorum. Şarabımı ve bir paket sigaramı kapı aralığından alıp hızlı bir teşekkürle kapatıyorum. Derin; fakat yeterli büyüklükteki tabağıma atıştırmalık bir şeyler koyup yeşil koltuğuma oturuyorum. Her gün farklı bir yerde duraklıyorum, mola veriyorum. Karavanından denizi, güneşi izleyen ya da gecenin dinginliğinde kaybolan bir gezgin gibi huzur yeşili koltuğuma kuruluyorum. Değişimi, bütün salt duygularımla fark ediyorum. Bir şeylerle oyalanmalı insan…

Gizem Akın

Bana bu kimliği yaz deseniz, birinci tekille yazılmış sıkıcı bir durum öyküsü yazarım. Anlat deseniz, anlatamam.

YAZAR HAKKINDA

Gizem Akın

Bana bu kimliği yaz deseniz, birinci tekille yazılmış sıkıcı bir durum öyküsü yazarım. Anlat deseniz, anlatamam.

Bir Yorum Yazın

3 + 3 =

3 Yorum