Buket Uzuner, Ankara’da bir Pazartesi günü dünyaya gelen roman, hikaye ve gezi yazılarıyla tanınan bir yazardır. Eserleri on farklı dile çevrilen Uzuner, 1996 yılında ABD’nin Iowa Üniversitesi tarafından Uluslararası Yazar Programı’nın (IWP) onur üyesi seçilmiş ve 2004 yılında ODTÜ Senatosu tarafından takdir belgesiyle onurlandırılmıştır.
İklim değişikliği ve çevre sorunlarına dikkat çeken “Su, Toprak, Hava ve Ateş” adlı yeni roman serisiyle, Türklerin kadim Kamanlık geleneğindeki evrensel doğa-insan değerlerini çağdaş Türk edebiyatına taşıma amacını gütmektedir.
Buket Uzuner’in “Su” romanı, kaybolan gazeteci Defne Kaman’ın gizemini çözmeye çalışan Komiser Ali Ümit ve arkadaşı Sahaf Semahat’in yaşadıkları tuhaf olaylar ve esrarengiz sembollerle dolu macerasını anlatır. Bu süreç, onları yasaklar ve tabularla mücadele ederken, aynı zamanda eko-feminist bir perspektif ve kadim Türk geleneği Kamanlığa (Şamanlık) bir selam niteliğindeki, 1000 yıl öncesine dayanan ve ön-Türkçe ile Uygur harfleriyle yazıldığı düşünülen Kutadgu Bilig’in şifresini çözmeye yönlendirir.
“Toprak” romanı ise, Hitit dönemine ait bir tarihi eser hırsızlığını araştırırken kaybolan gazeteci Defne Kaman’ın gizemini konu alır. Çorum’daki antik Hitit kalıntısı Yazılıkaya’da, efsanevi bir geyiğin nöbet tuttuğu hikayesi şehirde hızla yayılır. Olayın büyümesiyle, Defne’yi bulmak için şehrin valisi, emniyet müdürü ve Türkiye’nin ilk eko-hacktivisti Karaca iş birliği yapar. Bu arada, sosyal medyada oluşan bir hareketle gençler #DEFNEKAMANNEREDE etiketi altında Çorum’a doğru yola çıkar. Roman, Anadolu’da kayıp bir gazetecinin peşinden gitme macerası sunarken, kadim Türk geleneği Kamanlığın (Şamanizmin) toprak etiği ve haklarına saygı gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak psiko-mitolojik bir arayışı ele alır. Ayrıca, Türk mitolojisinde ‘alt dünya’ olarak temsil edilen ve ekolojik bir alt metin sunan toprağın önemine dikkat çeker. Talat S. Halman’ın ifadesiyle, Buket Uzuner, Türk Şamanizmi’ni evrensel değerlerle güncel bir bağlamda sunarak yaratıcılığının simgelerinden birini ortaya koyuyor.
Buket Uzuner’in eserlerinde, gazeteci Defne Kaman karakteri aracılığıyla iklim değişikliği, çevre ve hayvan hakları gibi konulara dikkat çekilir. Defne, “Neden Nükleer Enerji Değil?” başlıklı yazısı nedeniyle soruşturmaya uğrar ve Kayseri’de düzenlenen duruşmasında Türkiye’nin dört bir yanından çevre hukukçuları, gazeteciler, aktivistler ve STK temsilcilerinden destek görür. Ancak Defne ve Selçuklu kadın sultanı Gevher Nesibe’ye ait bir büstün gizemli bir şekilde kaybolması gibi sıra dışı olaylar yaşanır. Eserler, insanın doğadaki diğer canlılarla eşit olduğunu savunan kadim Kam geleneğine vurgu yaparken, okuyucuyu bu özü hatırlamaya ve çevresel sorunlara karşı daha duyarlı olmaya davet eder. Serpil Oppermann ve Pınar Batur gibi eleştirmenler, Uzuner’in çalışmalarını, Anadolu kültürü ve mitolojisinden ilham alarak günlük yaşamımızda çevremize olan algımızı yeniden değerlendirme fırsatı sunan bir keşif olarak nitelendirirler.
“Ateş” romanı, Mardin’de gizemli bir yangın sonucu kaybolan gazeteci Defne Kaman ve bir çocuğun arayışını konu alır. Defne’nin öksüz sığınmacı çocuklara öğretmenlik yapması nedeniyle tehdit edildiği ortaya çıkar. Umay Ninesi ve dostlarının katıldığı arama macerası, Mezopotamya mitleri ve efsaneleri eşliğinde, Türkiye’nin zengin tarihini ve hikâyelerini keşfetme yolculuğuna dönüşür. Uzuner, bu eseriyle iklim değişikliği gibi çağımızın önemli bir sorununa dikkat çekerken, unutulmuş “tabiata saygılı insan” modelini yeniden canlandırarak modern bir Türkiye Mitolojisi oluşturur.