İncelemeler

SIR JOHN EVERETT MILLAIS, OPHELIA İNCELEME

Shakespeare’in en ünlü trajedilerinden Hamlet’in iki kadın karakterinden biri olan Ophelia; oyunda yalnızca beş sahnede yer almasına ve çoğunlukla dinleyici rolünde olmasına rağmen günümüze kadar birçok sanatçıyı, ressamı, heykeltraşı ve şairi derinden etkilemiştir.

‘’Vaktinden önce solan bir çiçek.’ ’-William Hazlitt

“Kusursuz feminen bir güzelliğe sahip olmasından ötürü Ophelia’nın karakterine dair bir şeyler söylemek yerine onu hissetmek gerekir.’’-Edward Strachey

“Derin bir trajediden çok hazin bir güzellik.”– A.C. Bradley

Ophelia yirmi sahnenin beşinde yer alır ve ikisinde de bahsi geçer. Shakespeare Ophelia’nın geçmişi ve diğer karakterle olan ilişkisi hakkında çok az bilgi vermiştir. Delirmeden önce sadece yönlendirilen, yok sayılan, kullanılan ve hakarete uğrayan bir Ophelia görürüz. Kendisine uygun görülen bir şekilde yaşamak zorundadır. Ancak etrafındaki erkeklerin ondan beklentileri sürekli değişir ve birbiriyle çelişir.

‘’… Pek açık görüyor gibi değilsin

Benim kızıma ve kızımın şerefine yakışanı…’’ –Polonius

Babası Ophelia’ya nasıl davraması gerektiğini söyler sürekli. Hamlet’ten uzak durmasını, onunla denk olmadığını hatırlatır. Ancak Kral’a kendisinin haklı olduğunu kanıtlamaya çalışırken Ophelia’yı bir obje gibi kullanmaktan da geri durmaz. Burada yalnızca Ophelia’a değil, toplumdaki diğer kadınlara da bakış açısını görürüz.

‘’…Şu kitabı oku Ophelia;

Oku ki dindarca bir manası olsun

Buralarda tek başına dolaşmanın…’’ –Polonius

Kardeşi Laertes de Ophelia’a nasıl davranması gerektiğini hatırlatır. Ophelia onun dediklerini kabul etse de ikiyüzlü rahiplerden bahsetmesi dikkat çekicidir. Tüm sessiz kalışlarına rağmen aslında Ophelia’nın etrafında olup bitenlerden habersiz saf bir karakter olmadığını görürüz.

‘’Güzel öğütlerin kulağımda küpe kalacak,

Ama kardeşim, sen de pek benzeme sakın

Şu ikiyüzlü papazlara

Bizi dikenli, sarp cennet yollarında sürerler

Kendileriyse, aldırmayıp verdikleri talkına

Göbekli, gamsız, kaygısız, çapkınlar gibi

Zevkin gül bahçelerinde gezerler.’’ –Ophelia

Oyunda belki de en çok güvendiği erkek olan Hamlet ise önce onu sevdiğini söyler. Daha sonrasında ise inkar eder. Hamlet’in içinde bulunduğu durum ve annesine olan öfkesi Ophelia’ya da yönelir. Hamlet Ophelia’ya “manastıra” gitmesini söylerken aslında geneleve gitmesi gerektiğini ima eder.

‘’İnanma istersen yıldızların yandığına,

Güneşin döndüğüne inanma,

Doğrunun ta kendisini yalan bil,

Ama seni sevdiğime inan Ophelia…’’ -Hamlet

‘’İnanmamalıydınız bana. Çünkü doğruluğu ne kadar aşılarsan aşıla, çürük kökümüze bizim, eski meyvenin tadı gitmiyor kolay kolay! Sevmiyordum sizi.’’ -Hamlet

Ayrıca Ophelia’nın söylediği türküde Hamlet ile ilişkiye girdiğine dair göndermeler vardır.

‘’…Kız dedi, bu işi yapmazdan önce

Evleniriz demiştin.

Delikanlı şöyle karşılık verdi:

Evlenirdim sabah sabah gelip de

Koynuma girmeseydin.’’ -Ophelia

Babasının Hamlet tarafından öldürülmesi, kardeşinin uzakta olması, Hamlet’in dengesiz davranışları Ophelia’nın delirmesini tetikler. Ancak daha derinde şahit olduğu entrika ve ikiyüzlülük, sürekli sessiz kalışı, etrafındaki ataerkil düzen ve baskı vardır.

Bazı eleştirmenler Ophelia’nın deliliğini baskı ve itaatkarlıktan kurtulması olarak değerlendirir. Delirdikten sonraki sözleri bu sessiz kalışın dışa vurumudur. Deliliği sayesinde varlığını çok daha güçlü bir şekilde, etrafından bağımsız bir şekilde ortaya koyar.

Aklını yitirdikten sonra kullandığı dil çok anlamlı, isyankar ve eğlencelidir. Açık saçık sarkılar söylemekten, imalı laflar etmekten hiç çekinmez.

Etrafına çiçekler dağıtırken bunu ne kadar bilinçli yaptığını da görürüz. Verdiği her çiçeğin bir anlamı vardır ve hiçbiri tesadüfi değildir. O dönemde çok yaygın olan çiçeklerin dili Shakespeare tarafından sıkça kullanılır. Dinleyici ve izleyici tarafında da anlaşılır.

Ophelia’nın ölümü başkası tarafından gerçekleştirilmeyen tek ölümdür. Diğer tüm karakterler birbirinin ölümüne neden olurken o ölüme kendi gider. Hamlet gibi cesaretsiz ve kararsız davranmaz. Ophelia’nın ölümü şüpheli olsa da nehre düştükten sonra kurtulmak için çaba göstermemesi, kendini nehrin suyuna bırakması ve ölümü kabullenmesi intihar düşüncesini güçlendirir.

Oyundaki tüm çürümüşlüğe ve pis kokulara karşı hep çiçeklerle tasvir edilen Ophelia’nın ölüm anının betimlendiği en ünlü eserlerden biri de Millais’in ‘’Ophelia’’ adlı tablosudur. Tate koleksiyonundaki en ünlü eserlerden biri olan Ophelia kendinden sonra da birçok sanatçıya ilham olmuştur. Millais çok titiz davranmış, detaylara çok önem vermiştir. O da çiçeklerin dilini kullanmış, ölüm anını daha da güçlendirmek için kendisi de eklemeler yapmıştır.

 

OPHELIA TABLOSU

‘’Bir söğüt var şurada, ırmağın üstüne sarkmış,

Gümüş yaprakları sularda yansıyan

Ophelia oraya geldi garip çelenklerle,

Düğün çiçekleri, sarı yabanotları, papatyalar,

Bir de o uzun mor çiçeklerden, şu çobanların

Söylemesi ayıp bir ad verdikleri,

Genç kızların ölü parmağı dediği çiçekler,

Orada, çelenklerini asmak için belki

Tırmanırken söğüdün sarkan dallarına,

Kıskanç bir dal kırılıvermiş

Ve Ophelia düşmüş bütün çiçekleriyle

Gözyaşları içine ırmağın.

Etekleri açılıp yayılmış da sulara

Bir süre kalmış ırmağın üstünde denizkızı gibi

Başına gelenden habersiz,

Ya da sularda yaşamak için yaratılmış gibi,

Türkü söylüyormuş Ophelia

Bölük pörçük eski halk türküleri.

Ama ne kadar sürebilir bu?

Su içip ağırlaşınca etekleri

Kesip zavallıcığın güzelim tatlı sesini

Ölüm çamurlarına batırmışlar Ophelia’yı.’’ –Gertrude

 

BİBERİYE (YABANGÜLÜ)

(Laertes’e)

‘’Bunlar yabangülleri, al da hatırla beni! Sevgilim, unutma beni!…’’ -Ophelia

Shakespeare zamanında çok değerli olan bu bitki yemeklerde, ilaçlarda, hoş kokulu olması için evlerde kullanılırmış. Hafıza ile ilişkisi de Antik Yunan’a kadar dayanıyor. Öğrenciler öğrendiklerini unutmamak için biberiyeden taç takarlarmış. Yaprak dökmediği için her daim yeşil kalan biberiye değişmezliği de sembolize ediyor. Cenazelerde tabutun üstüne konan bu bitki düğünlerde de nedimeler tarafından takılırmış. Sadece ölülerin hatırlanması için değil;  sevgililerin birbirini hatırlaması için de kullanılıyor.

Ophelia biberiyeyi kardeşi Laertes’e onu hatırlaması, unutmaması için veriyor. Bu da Ophelia’nın ölmeyi çok önceden beri istediği ve intihar ettiği düşüncesini güçlendirir. Ayrıca gelecekteki olayların da habercisidir.

HERCAİ MENEKŞE

‘’…Bunlar da Hercai. Hercailik etmeyesin diye.’’ -Ophelia

Kardeşi Laertes’e verdiği bu çiçek üzüntü ve kederi, aynı zamanda aşkta değişken olma durumunu simgeliyor.

Ortaçağda aşk iksirlerinde kullanılan menekşe boşuna aşk anlamına da geliyor. Cinsel yolla geçen hastalıklarda da kullanıldığı biliniyor. O yüzden Ophelia ikiyüzlü rahipleri örnek verdiği zamandaki gibi yine Laertes’e gönderme yapıyor olabilir.

Hercai Menekşe

Hercai Menekşe

REZENE (ÇÖREKOTU)

(Krala)

“Bu çörekotlarıyla sultanküpeleri size.’’ -Ophelia

Aşkta dönekliği, hilebazlığı, düzenbazlığı, ikiyüzlülüğü simgeler. Çok çabuk solduğu için hızlı ölümün de sembolüdür.

HASEKİ KÜPESİ (SULTAN KÜPESİ)

Nankörlüğü, vefasızlığı, evlilikte ihaneti sembolize eder. Resimde elinde yanına dağılmış mor çiçeklere benzer.

 SEDEF OTU  

(Kraliçeye)

‘’Bu sedefotları size, birazı da bana. Sevapotu da denebilir bunlara pazar güzleri. Ama siz başka türlü takının, ben başka türlü…’’ -Ophelia

Güçlü, aromatik kokulu ve acı tadı nedeniyle üzüntü, pişmanlık ve tövbeyi simgeler. Ayrıca sedef otu o dönemde çocuk düşürmekte de kullanılan bir bitki. Kendisinin başka türlü takınacağını söylemesi Ophhelia’nın hamile olduğunu düşündürür. Daha önce söylediği mühtehcen şarkı da Hamlet ile ilişkiye girdiğine gönderme yapıyor olabilir.

Resimde net olarak görünmese de karnının üstünde sarı küçük çiçeklerin sedefotu olduğu düşünülebilir.

Rezene, haseki küpesi ve sedef otunun kim için verildiği bazı kaynaklarda değişiklik gösteriyor. Ancak ikisinin (Kral ve Kraliçe) karakteri için de uygun düşen çiçeklerdir.

Ophelia'nın Çelengindeki Çiçekler

Ophelia’nın Çelengindeki Çiçekler

AĞLAYAN SÖĞÜT (SALKIM SÖĞÜT)

Oyunun yazıldığı dönemde karşılıksız aşkı sembolize eden söğüt ağacı; aynı zamanda melankoli, yas ve üzüntünün de simgesidir.

Ana vatanı Çin ve Japonya olan bu ağaç cenaza törenlerinin bir parçasıymış. Avrupa’ya geldikten sonra da mezarlıklarda yetiştirilmiş. Çok ince ve esnek olduğu için aşağı doğru sarkan dalları çoğu kültürde hüznü çağrıştırır.

Ağlayan Söğüt

Ağlayan Söğüt

 

MOR HEVHULMA(MOR ORKİDE)

Oyunda uzun morlar olarak geçen, Shakespeare’nin mor orkide anlamında kullandığı çiçeklerdir. Ölü adamın parmaklarına benzetildiği için yine ölümü çağrıştırır. Resimde sağ üst köşede görülür.

Mor Hevhulma

DÜĞÜN ÇİÇEĞİ

Ophelia’nın çelenginde bulunan çiçeklerden biri olan düğün çiçeği çocuksuluğu, aynı zamanda nankörlüğü simgeler. Resimde söğüt ağacının yanında ve ön planda görülebilir.

Düğün Çiçekleri

 

ISIRGAN

Nehir kıyısına getirdiği çelenkteki bir diğer bitki olan ısırgan otu(sarı yaban otları) acıyı, kendine acı vermeyi simgeliyor. Resimde kırılmış söğüt dalları arasından gözüküyor.

Isırgan

PAPATYA

Masumiyet, saflık ve çocuklukla ilişkilendirilir. Ophelia oyunda herkese çiçek dağıttığı sırada papatyadan da bahseder; ama kimseye vermez. Sarayda masum, iyi niyetli kimsenin olmadığına gönderme yapar. Ayrıca nehir kıyısına getirdiği çelenkte de papatyalar bulunur.

Papatya

 

PEMBE GÜL

‘’…İlk yazların gülü, canım kız, güzel kardeşim,

Baldan tatlı Ophelia! Ey Tanrı, yüce Tanrı!

Bir genç kızın pırıl pırıl kafası, nasıl,

Nasıl kararır bunak yaşlıların canı gibi?…’’- Laertes

Geleneksel olarak gençlik, aşk ve güzelliği temsil eden güller abisi Laertes’in Ophelia’ya ’Mayıs Gülü(İlk yazların gülü)’ demesine de gönderme yapıyor olabilir.

 

Pembe Gül

UNUTMABENİ ÇİÇEKLERİ

En önde görünen küçük mavi unutmabeni çiçekleri oyunda geçmeyen çiçeklerden biri. Bu çiçekler ormanda, yol kenarlarında, su kenarlarında, terkedilmiş arazilerde sıkça yetişiyor. Efsanelerde ve yaradılış hikayelerinde, kutsal metinlerde geçiyor. İngiliz halk kültüründe ve inancında da çokça yeri var. Anlamını da adından alıyor.

Unutmabeni

GELİNCİK

Ophelia’nın sağ elinin altında yüzen kırmızı gelincik uyku ve ölümü simgeliyor. Bazı kaynaklarda sülün gözü olarak geçen bu çiçek Ophelia’nın ölümündeki kederi de anlatıyor. Oyunda geçmeyen gelinciği Millais Ophelia’nın ölüm anını güçlendirmek için kullanmıştır.

Gelincik

 

TERS LALE

Sol alt köşedeki ters laleler ağlayan gelin olarak da geçer. Ophelia’nın üzüntüsünü simgeleyen ve oyunda geçmeyen bu çiçekleri Millais yine anlamı güçlendirmek için eklemiştir.

Ters Lale

KEÇİ SAKALI

Mor hevhulmanın altındaki bu çiçekler de oyunda geçmiyor. Bazı kaynaklarda keçi sakalı olarak geçiyor ve Ophelia’nın ölümünün boş yere olduğunu sembolize ediyor. Bazı kaynaklarda ise fesçi dikeni olarak geçiyor. Millais’ın bu resmi yaptını nehir kıyısında yetişen bitkilerden biri olduğu için resme eklediği ve bir anlam yüklemediği düşünülüyor.

Keçi Sakalı

MENEKŞE

‘’…Biraz menekşe de vermek isterdim size, ama kurudu hepsi babam ölünce… Güzel bir ölüm olmuş, diyorlar, babamın ölüm.

(Türkü söyler.) Robin sensiz tadı yok bu dünyanın.’’ -Ophelia

Ophelia oyunda getirmek istediğini ama babası öldükten sonra hepsini solduğunu söyler. Sadakati ve erdemi temsil eden menekşeyi kimsenin haketmediğine de (papatya gibi) gönderme yapıyor olabilir. Ayrıca  menekşe genç ölümü, iffeti, inançsızlığı da simgeler.

Shakespeare menekşeyi Ophelia’nın kederi ve babasının ölümü için de kullanmıştır.

‘’Koyun toprağa, menekşeler çıksın

O güzelim koklanmamış göğsünden.

Sen de şunu bil ki, pazarlıkçı papaz,

Kardeşim koruyucu meleklere katılırken

Sen böğüreceksin cehennemin dibinde.’’- Laertes

Erkek kardeşi de Ophelia’nın mezarında menekşeler açmasını ister. Kısa süre çiçek açan menekşeler erken ölümü de temsil eder. Resimde Ophelia’nın boynunda menekşelerden bir kolye vardır.

Menekşe

KIZILGERDAN(ROBIN)

Sol üste ağaç dallarına konmuş Kızılgerdan İngiltere’de oldukça yaygın olan bir tür. İsa’ya destek olan kuş olduğuna inanılır. İsa, ölüm döşeğinde iken kafasını kuşun göğsüne koyar ve kuş da İsa’nın kulağına umut dolu güzel sözler söyler. İsa’nın ölümü ardından kanlar kuşun göğsünde kaldığı için kırmızı renk bıraktığına inanılır. İnanışlarda da ona zarar vermenin uğursuzluk getireceğine inanılır ve ölümle ilişkilendirilir.

Aynı zamanda umut, yenilenme ve yeniden doğuşunda simgesidir.

Kızılgerdan

 

 

OPHELIA’NIN ELBİSESİ VE DURUŞU

Millais oyundaki en dokunaklı sahnelerden biri olan Ophelia’nın ölümünün tasvir edildiği anı çok iyi yansıtmıştır. Ophelia kolları iki yana açık, yüzü ifadesiz yavaş yavaş nehre batmaktadır. Ophelia’nın bu duruşu erken Hristiyanlık döneminde yaygın olan dua etme şekline (The Orans Posture) çok benzer. Yeraltı mezarlarında ve lahitlerde Azizler, elleri dirseklerinden iki yana açılmış olarak, Tanrı’nın merhametini dilerken ayakta tasvir edilirler.

Orans Posture

Ophelia’nın tamamen işlemelerle süslenmiş, ağır elbisesi hem çevresindeki doğa ile büyük bir zıtlık yaratır hem de Ophelia’nın bulunduğu yüksek sınıfı temsil eder. John Everett Millais bu elbise için, “Bugün bir hanımefendinin tamamen gümüş işlemelerle süslenmiş, gerçekten muhteşem, eski bir elbisesini satın aldım ve onu Ophelia için boyayacağım. Bu bana, eski ve kirli olmasına rağmen dört pounda mal oldu,” demiştir.

Gümüş İşleme Detayları

 

RESMİN YAPILDIĞI NEHİR VE OPHELIA MODELİ

Millais Ophelia tablosunu 1851 ile 1852 yılları arasında iki ayrı yerde boyamıştır. Surrey’deki Hogsmill Nehri kenarında resmin peyzaj kısmını, Londra’daki Gower Street stüdyosunda ise Ophelia figürünü boyamıştır.

Oyunda geçen sahneye uygun olacak şekilde, kırılmış ağaç dallarının ve su üstünde yüzen bitkilerin olduğu bir nehir kenarını seçmiştir. Ön-Raffaelocu akımının kurucularından olan Millais için manzara daha fazla önem teşkil ettiği için Hogsmill Nehri’nde yaklaşık beş ay zaman geçirmiş. Haftada altı gün, rüzgar, yağmur ve sineklerin saldırıları arasında günde on bir saat çalışmış.  Bununla ilgili arkadaşı Mrs. Combe’ye yazdığı bir mektupta ‘’Hemen hemen yarım peni büyüklüğünde gölge yapan şemsiyenin altında, on bir saat boyunca terziler gibi oturuyorum ve yanımda akan nehirden susuzluğumu gideriyorum,’’ diye bahsetmiştir.

Nehirdeki çalışmaların uzun sürmesi nedeniyle tabloda farklı dönemlerde açan çiçekler bir arada bulunuyor. Millais’nin oğlu John, babasının çiçeklerinin çok gerçekçi olduğunu ve bir botanik öğretmeninin tabloyu doğanın kendisi kadar öğretici bulduğu için öğrencilerini Ophelia tablosundaki çiçekleri görmeye götürdüğünü söylemiş. Tablo o dönemlerde keşfedilen fotoğraf makinesinden çok daha iyi bir görsellik ve detay sunuyor.

Millais ve ressam Holman Hunt’ın Eski Malden bölgesinde yazdıkları açıklamalar ve Henry Stapylton’un 1851’de yazdığı mektupları aracılığıyla bölgenin yerel sakini Barbara Webb on sekiz aylık inceleme sonunda resmin yapıldığı yeri bulmuş.

Millais ve ressam Holman Hunt’ın Eski Malden bölgesinde yazdıkları açıklamalar ve Henry Stapylton’un 1851’de yazdığı mektupları aracılığıyla bölgenin yerel sakini Barbara Webb on sekiz aylık inceleme sonunda resmin yapıldığı yeri bulmuş.

Ophelia figürünü ise kendi stüdyosunda, manzara için ayırdığı zamandan daha kısa sürede boyamış. Figür için şapkacı dükkanında çalışan bir arkadaşının keşfettiği on dokuz yaşındaki Elizabeth Siddall adlı bir genç kızla çalışmış. Ancak küvet içindeki suyu ısıtmak için etrafına yerleştirdiği yağ lambalarının sönmesiyle Elizabeth hastalanmış. Babasının tehditleri sonucunda da Millais doktor faturalarını ödemek zorunda kalmış.

Ophelia Taslak 1

Ophelia Taslak 2

 

JOHN EVERETT MILLAIS VE ÖN-RAFFAELOCULUK AKIMI

Kendi Portresi

Millais, 1829 yılında İngiltere’nin Southampton kentinde dünyaya geldi. Şehrin önde gelenlerinden olan ailesi Jersey kökenliydi. Muazzam resim yeteneği sayesinde 11 yaşında, Kraliyet Akademisi’nin okullarında kendine yer bulan Millais aynı zamanda başarılı bir kitap çizeriydi.

18. yüzyıl sonunda Kraliyet ailesi tarafından kurulan Kraliyet Akademisi Okulları’nın kuruluş amacı, akademisyenlerin ve büyük İngiliz portre sanatçılarının dünya literatüründeki yerlerini yükseltmek ve bu amaca hizmet edecek yeni sanatçılar yetiştirmekti. Akademinin, yaşadıkları yüzyılın siyasi ve sosyal gerçeklerinden giderek uzaklaşan ve sadece Rönesans Dönemi eserlerinin kopyasını çalışmak üzerine kurulu idealist eğitim sistemine karşı bir süre sonra öğrenciler tepki göstermeye başladı.

Bunların arasında en popüler olanı ise bir döneme eserleri ile adını veren Pre-Raphaelite Kardeşliği’dir. Üç akademi öğrencisi William Holman Hunt, Dante Gabriel Rossetti ve John Everett Millais kısa bir süre sonra ressam Frederic George Stephens, heykeltıraş Thomas Woolner, ressam James Collinson ve eleştirmen William Michael Rossetti’ yi de aralarına aldılar.

Pre-Raphaelite Kardeşliği

Pre-Raphaelite Kardeşliği, akademik sanatın geleneksel kurallarına başkaldırı olarak sanatın bir tür ahlaki amaca hizmet etmesi gerektiğini savunmuştur. Grubun amacı; ciddi ve önemli konular hakkında resim yapmak, bu resimleri yaparken figür ve nesneleri doğrudan doğadan çalışmak ve seçilen konuyu en gerçekçi şekilde verebilmektir.

Kardeşlik üyeleri, İngiltere’de gerçek dünyaya bakıp onu resmetmeye dayalı bir sanat anlayışını yaygınlaştırmak istemiş, Ruskin’in doğaya yönelen bakış idealini alarak seçtikleri konuları, fizyolojik ve “psikolojik” gerçekliğe uygun biçimde tasvir etmişlerdir. Böylece genç sanatçıların resimlerindeki her detay, sembolik bir anlam kazanmıştır. Eserlerinde kullandıkları gerçekçi doğa ve figür tasvirlerini, bazen tarihî veya edebî hikâyeler aracılığı ile bazen de tanığı oldukları modern-yaşam konulu veya dinî temalı resimlerde göstermeye çalışmışlardır.

Pre-Raphaelite Kardeşliği üyeleri, resimlerini açık havada ve doğrudan tabiat içinde en doğal hali ile duran modelden veya nesneden çalışırken, resmettikleri gerçekçi nesnelere simgesel anlamlar yüklemiştir.

Sıradan hayatın günlük olaylarla örülü kompozisyon öğeleri, Pre-Raphaelite sembolizmin en önemli dayanağı olmuştur. Böylece günlük hayatın akışı içinde görünmeyenin görünürlüğü arttırılmıştır.

Millais bu erken dönem çalışmalarında detaylara çok büyük bir dikkat göstermiştir. Doğanın güzelliği ve karmaşıklığı üzerine yoğunlaşmıştır. İlerleyen zamanda onları sert eleştirilere karşı savunan eleştirmen arkadaşı John Ruskin’in eşi Effie Gray ile aşk yaşamaya başlamış ve Effie ile evlendikten sonra daha serbest bir stille çizmeye başlamıştır. Millais’in tarzındaki bu değişikliği, genişleyen ailesine bakabilmek için daha fazla gelire ihtiyaç duyması olarak yorumlayanlar olmuş.

Millais ise bir ressam olarak büyümekte olduğunu ve artık daha büyük bir cesaretle çizebildiğini söylemiştir ve ressamlara kendilerine Velázquez ve Rembrandt‘ı örnek almalarını tavsiye etmiştir. 1870’lerden sonra Millais’in çalışmaları Joshua Reynolds ya da Velázquez gibi eski ustalara saygı gösterisi gibidir ve Millais’in yeteneğini açık bir şekilde gözler önüne serer.

 

İsa ailesinin evinde (1850)

 

Kör Kız (1856)

 

John Ruskin (1853-54)

 

Dinlenme Vadisi (1858)

 

Güvercinin Gemiye Dönüşü                         (1851)

 

KAYNAKLAR

Açık Radyo

19. YÜZYILIN SIRADIŞI SANAT HAREKETİ:PRE-RAPHAELITE KARDEŞLİĞİ VE SEMBOLİZMİ  MELTEM YAŞDAĞ

OPHELIA: DELİLİĞİN DİLİ, DİLİN DELİLİĞİ  ELİF BAŞ

Shakespeare’in Hamlet Oyununda Çürümüşlük ve Hastalık İzlekleri ve İmgeleri  A.DENİZ BOZER

VİKİPEDİ

Medium

MUKAVEMET

Tate

 

 

 

Ezgi Orhan

Poe’nun dehşetengiz öykülerinin karanlığı ile Miyazaki’nin rengarenk ve duygu dolu dünyasının arasında kalmış, yolunu bulmayı çok da umursamayan kayıp bir ruh. Neden yazar, neden çizer? Çünkü konuşmayı sevmez, anlatmayı da sevmez; ama hayal etmeyi sever. Gerçekleştirmeyi umursamadan hayal eder. Bunları da kağıda döker. İleride ait olamadığı bu dünyadan kaçıp Neverland’a yerleşmek, kitapları ve boyaları ile sonsuza dek mutlu yaşamak istemektedir. Ama şimdi katılması gereken bir karnaval var.

YAZAR HAKKINDA

Ezgi Orhan

Poe’nun dehşetengiz öykülerinin karanlığı ile Miyazaki’nin rengarenk ve duygu dolu dünyasının arasında kalmış, yolunu bulmayı çok da umursamayan kayıp bir ruh. Neden yazar, neden çizer? Çünkü konuşmayı sevmez, anlatmayı da sevmez; ama hayal etmeyi sever. Gerçekleştirmeyi umursamadan hayal eder. Bunları da kağıda döker. İleride ait olamadığı bu dünyadan kaçıp Neverland’a yerleşmek, kitapları ve boyaları ile sonsuza dek mutlu yaşamak istemektedir. Ama şimdi katılması gereken bir karnaval var.

Gizem Akın için bir yanıt yazın X

7 + 1 =

2 Yorum