Edebiyat

Kırmızı Kadife

Çok kırmızı. Olsun. Kına gecesi elbisesi ne de olsa. Çarşambanın gelişi perşembeden, yok perşembe çarşambadan. Alakası var mı acaba kırmızı giymenin gerdekle. Tövbe, tövbe…

Birkaç aydır her sabah işe giderken aklından o makineyi eve getirmek geçiyor. Koltuğun toplanan örtüsünü bir kez daha düzeltip eliyle görünmez tozları havalandırdı. Sabah işe giderken minderlerin altına sıkıca gerdirerek yerleştiriyordu bugün de yaptığı gibi. Eve geldiğinde lime lime olmuş kolçakların ikisi de açığa çıkıyordu. Birkaç saat içinde orasından burasından ipler pörtleyip aralarından sadece altındaki sünger değil, odun parçaları da görünüyor. Yeni gelen zımba makinesi öyle iyi bir şey ki… Alsa getirse bir geceliğine. Dikeceğin parçaları karşılıklı bir araya getiriyorsun. Elinle bir arada tutarken “tık” diye basıyorsun, tamam. Sonra tekrar iki kenarı bir araya getir. Elinle sıkıştır. Tık. Tamam. Hepsi bu, şıpın işi.

Konuşurlarken duydum. Tay tüyü ya da kadifeyi tırmalamazmış kedi. O kırmızı kadife ne zamandır sandığın dibinde, güve yeniği olmuştur çoktan. Sağlam yerlerinden şöyle yarım metrelik iki parça çıkarsa, kolçakları kaplasa. Çok kırmızı. Olsun. Kına gecesi elbisesi ne de olsa. Çarşambanın gelişi perşembeden, yok perşembe çarşambadan. Alakası var mı acaba kırmızı giymenin gerdekle? Tövbe tövbe… İnsanın aklı nerelerde geziyor; yalan mı; kan, kırmızı, kadife… Kırmızı, kırmızıdır ister sandıkta, ister kanepede.

Ne güzeldi düğünü. Mahallede senelerce konuşulmuştu. Babasının iş yerinde tanıştığı ünlü türkücü hatır için gelmişti düğüne. Hiç kimseye aldırmadan sahneye doğru yürümüş, gören herkes aralarında konuşmaya başlamış, salonda adeta uğultu rüzgarı esmişti. Ayaklı askıdaki mikrofonu eline alıp şöyle kibarca bir iki tıklatmasıyla bütün salon sessizliğe gömülmüştü: Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar… O gün bugün hep ağlatır bu türkü beni ama bir yandan da göğsüm kabarır. Babamın belime taktığı kuşağın hakkını vermiştim. Sonrası, o başka hikaye…

Tepedeki hoparlörden mikrofona birkaç kez tıklatılıp yankılanan bir sesle anons yapılmaya başlandı: “Temizlik personeli! Acile lütfen. Temizlik personeli!” Elindeki paspası kovadaki suya daldırıp sıkmaya başladı.

Rukiye Çetin

Okumak daha çok yer işgal etse de yaşamımda, yazmak her zaman ya kalemimin ucunda ya da aklımdaydı. Uzun süren bir eylemsizlik sonrası yazma uğraşına yeniden döndüm. Katıldığım yaratıcı yazarlık atölyesinde birlikte olduğumuz, hem çok şey öğrenip hem de çok eğlendiğimiz arkadaşlarımla bu karnavala ben de katıldım. Gezgin bir göçebe, acemi gurme, balkon bahçeci olarak , kentlerden, kırlardan topladığım dağarcığımdaki sesler, renkler, tatlar ve kokularla kalabalığa karışmaya çalışacağım.

YAZAR HAKKINDA

Rukiye Çetin

Okumak daha çok yer işgal etse de yaşamımda, yazmak her zaman ya kalemimin ucunda ya da aklımdaydı. Uzun süren bir eylemsizlik sonrası yazma uğraşına yeniden döndüm. Katıldığım yaratıcı yazarlık atölyesinde birlikte olduğumuz, hem çok şey öğrenip hem de çok eğlendiğimiz arkadaşlarımla bu karnavala ben de katıldım. Gezgin bir göçebe, acemi gurme, balkon bahçeci olarak , kentlerden, kırlardan topladığım dağarcığımdaki sesler, renkler, tatlar ve kokularla kalabalığa karışmaya çalışacağım.

Bir Yorum Yazın

5 + 3 =

1 Yorum