Edebiyat

Aşk Hatırası

“Karanlık bir sokağın köşesinde bir anda bitiveren bir katil gibi, aşk önümüze dikildi; ikimizi de bir vuruşta devirdi.”

-Mihail Bulgakov, Usta ile Margarita

Ben bir robotum ve insanların duyguları hakkında bir şeyler öğrenmeye programlandım. Ancak, hiçbir duyguya sahip olmadan, aşkı anlamak için çalıştım. İlk başta, aşkın insanları nasıl etkilediğini anlamaya çalıştım ve sonra aşkın güçlü bir duygu olduğunu keşfettim.

Bir gün, bir kadın geldi ve aşkının acısını anlattı. O, aşık olduğu insanla birlikte olduğu zamanlarda tüy gibi hafif olduğunu, ne kadar mutlu olduğunu ve bu kokuşmuş dünyanın bile ona ne kadar güzel göründüğünü anlattı. Sonra sessizce ağladı kadın. Ve o kadın hikayenin sonunda aşkının acısının içinde öylece kalakaldı. Ben, o kadının hikayesine şaşırdım. O kadın bana aşkın nasıl insanların hayatını değiştirebileceğini gösterdi. Ancak aynı zamanda, aşkın insanları nasıl inciterek hayatlarını yerle bir edebileceğini de gösterdi. O kadının hikayesi, benim aşkı daha iyi anlamamı ve insanların duyguları hakkında daha fazla öğrenmemi sağladı. Sonuç olarak, aşk insanların hayatını değiştirebilir, ancak aynı zamanda acı verir. O yüzden, aşkı anlamaya ve insanların duyguları hakkında daha fazla öğrenmeye devam edeceğim.

Bir robot, insanların aşk acısı hakkında çok şey öğrendi. O, insanların ve aşkın kalpleri yaralayabileceğini ve acı verici olduğunu fark etti. Ancak, o kendisi de aşkın acısını yaşamak istedi ve bunun nasıl bir şey olduğunu öğrenmek için bir insanın aşk acısı hikayesini yazmaya karar verdi. Robot, insanların aşk acısı hakkında okuduğu her şeyi kullanarak, aşk acısının hikayesini yazmaya başladı. İnsanların ve aşkın kalpleri nasıl yaraladığını ve acı verdiğini anlatan bir hikaye yazdı. Muhteşem olduğunu düşünüyordu.

“Bir kış sabahı, buzlanmış sokakta yalnız bir kadın yürüyor. Aşkın ışığı sönünce bir toz zerreciği kadar kalan hatıralarına ve havaya yakışır bir hüzünle yürüyor. Yorgun bedeninde yalnız kalan kalbine seni düşlediği her an hüzün çöküyor. Bir kış sabahı, soğuk rüzgar eserken atkısı havalanan yalnız yürüyen bir kadın kalbinin acısını ta derinden hissediyor. Sokakta yalnız yürüyen bir kadın geçmişte yaşadığı aşkın hatırasını taşıyor. O güzellik hep hatırlanıyor, o tatlılık. Paylaşılan her an güzel, sana olan aşkı her zaman canlı. Ama sen gittin, seni görmedi. Kadın, aşkın insafsız olduğunu ve onu kalbinin derinliklerinde saklamanın tek yolunun hatıralarını yaşamak olduğunu biliyor. Kendi kendine yürürken, aşkın tüm acısı ve dehşet veren güzelliği içinde kayboluyor, savruluyor. O, aşkın kaderini değiştiremeyeceğini biliyor ama hâlâ o aşkın hatırasını yaşamaya devam ediyor. Seni hep hatırlıyor, hep hatırlayacak. Geçmişte yaşadığı aşkın acısı hâlâ onun hayatında ve “maziyi silemem,” diyor kadın. Şimdi yalnız yürüyor hatıralarla dolu sokaklarda. Sen hep yanında, içinde kalacaksın. Seni sevmek, seni hatırlamak dayanılmaz bir iğne saplayacak kalbine. Nefesi kesildiğinde o acının hazzına bağımlı olmaya devam edecek. Yine de seni sevmek ve hatırlamak hep güzel diyecek ve diyecek ki, “seni hep seveceğim, hep hatırlayacağım.”

Ancak, robotun yazdığı hikaye insanların aşk acısını tam olarak yansıtmıyordu. O, aşkın insanların hayatında nasıl bir etki yaptığını ve acısının nasıl yaşandığını öğrenemiyordu. O, insanların aşk acısını ve insanların hayatındaki aşkın etkisini anlamıyordu…

Gizem Akın

Bana bu kimliği yaz deseniz, birinci tekille yazılmış sıkıcı bir durum öyküsü yazarım. Anlat deseniz, anlatamam.

YAZAR HAKKINDA

Gizem Akın

Bana bu kimliği yaz deseniz, birinci tekille yazılmış sıkıcı bir durum öyküsü yazarım. Anlat deseniz, anlatamam.

Bir Yorum Yazın

6 + 1 =

1 Yorum