“HİÇBİR ÜTOPYA, TOPLUMUN BÜTÜN BİREYLERİNE SONSUZA DEK TATMİN SAĞLAYAMAZ.”
Arthur C. Clarke, bilimi edebiyatla eşsizce birleştiren, bilimkurgunun üç büyük ustasından biri.
Dünya üzerindeki uygarlığımızın kaderini, insan neslinin akıbetini irdeleyen yazarın ilk dönem başyapıtlarından Çocukluğun Sonu ise ters köşeye yatıran bir “öteki” anlatısı, farklı bir uzaylı istilası öyküsü.
20. yüzyılın son çeyreğinde dünyanın iki büyük gücü “ABD ve SSCB” arasındaki uzay yarışı hiç olmadığı kadar kızışmıştır. Diğer gezegenlere ilk olarak hangi ülkenin ulaşacağı tartışılırken tüm bu hayaller aniden yerle bir olur: Devasa uzay gemileriyle Hükümdarlar, önemli başkentlerin üzerinde görünmüşlerdir.
İlk andaki korkuyu, ileri bir uygarlıktan gelen dünya dışı varlıkların getirdiği bilimsel gelişmeler takip etmiş ve yıllardır düşlenen savaştan uzak bir Dünya sonunda gerçek olmuştur. İnsanlık Altın Çağı’nı geçirirken adeta bir Ütopyada yaşamaktadır.
Peki, Hükümdarlar bu ilerlemeleri sadece insanlığı düşünerek mi sağlıyor? Yoksa tüm bu gelişmelerin bir bedeli mi var?
Çocukluğun Sonu, ütopya ve distopya arasındaki ince çizginin ta kendisi.
Teşekkürler Gizem, distopya seven biri olarak benim ilgimi çekti..
Okumadığım bir eser ve ilgimi çekti. Alınacaklar listesine ekliyorum. Teşekkürler.