Bazı kitaplar yolculuk anlatmaz, bizatihi yolculuğun kendisidir. Hermann Hesse’nin Siddhartha’sı da işte o kitaplardan. Zamanla değil bilinçle okunan metinlerden. Belki de bu yüzden “Zaman gerçek değildir” cümlesi kitabın kalbine kazınmış gibidir.
1946 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Hermann Hesse’nin bu başyapıtı insanın kendisiyle olan kadim hesaplaşmasının romanıdır. Kitapta Siddhartha Gautama’nın –yani daha sonra Buddha olacak kişinin– çocukluk ve ilk gençlik yılları ele alınsa da Hesse’nin amacı bir biyografi sunmak değil insanın öz benliğini bulma arzusunu derinlemesine anlamaktır.

Hermann Hesse
Başlarda yol arkadaşı olan Govinda ile birlikte Samana olma hayaliyle yola çıkan Siddhartha; dinlerin, öğretilerin, hazların ve çilelerin içinden geçer. Aradığı hakikat ne bir öğretide ne bir kişi ya da ideolojide vardır. Siddhartha’nın hakikati yolda, yalnızlıkta, doğada ve kendi içinde gizlidir.
“Tüm öğretilere ve öğretmenlere sırt çevirip hedefime tek başıma ulaşmak ya da bu uğurda ölmek için yapacağım bu yolculuğu.”
Siddhartha’yı sıradan bir ruhani gelişim romanı yapan şey öğretici bir tonla mutlak bir sonuca ulaşması olabilirdi. Oysa Hesse tam tersini yapar: Öğretileri yıkar, Buddha’yı bile bir durak olarak gösterir, insanın kendi yolunu yalnızca kendi sezgileriyle bulabileceğini anlatır. Siddhartha, doğrudan değil dolaylı anlatan, cevap değil soru bırakan bir kitap.
Irmağın Bildiği
Kitabın en çarpıcı bölümleri Siddhartha’nın yaşlılık döneminde bir ırmakla kurduğu ilişkiyle başlar. Doğa burada sadece bir fon değildir; öğretmendir. Irmak geçmişi ve geleceği olmayan, yalnızca “an”da var olan bir varlıktır. Siddhartha da artık an’da kalmayı, zamanı aşmayı öğrenir. Tüm hayat bir ırmak gibi akıyordur. Ve akışa direnmek sadece acıyı büyütür.
“Irmak aynı zamanda her yerdedir… onun için yalnızca şu an vardır.”
İnsana dair ne varsa bu kitapta şiirsel bir incelikle işlenir: Arayış, aşk, kayboluş, haz, çöküş, aydınlanma, dostluk ve yüzleşme. Siddhartha’nın yaşadıkları belki bizden çok farklıdır ama hissettikleri hepimize tanıdık gelir. Çünkü her birimiz başka yollardan da olsa aynı sorularla yaşarız: Ben kimim? Hayat ne için? Anlam nerede?
Henry Miller, “Kutsal Kitap’tan kat kat üstün bir ilaç” derken abartmıyordu. Çünkü bu kitap, reçete yazmaz. Yaralarımızı sarmayı değil, onlarla yaşamayı öğretir.
Son Söz
Hiçbir gerçek yoktur ki, karşıtı da gerçek olmasın.
Siddhartha sadece bir kitap değil insanın kendine yürüdüğü sessiz bir patikadır. Sarsar ama sakinleştirir. Şüphe ettirir ama özgürleştirir. Eğer şimdiye dek okumadıysanız, şimdi tam zamanı. Eğer daha önce okuduysanız, bir daha okuyun. Aynı kitabı değil, kendinizin başka bir hâlini okuyacaksınız çünkü.