Leonard Cohen denince akla çoğunlukla şarkıları gelir. Oysa edebiyatla başlayan bir yaratıcılıktan söz ediyoruz. 1966’da yayımlanan Görkemli Kaybedenler, onun ikinci romanı ve 60’lı yılların en önemli deneysel metinlerinden biri. Cohen’in kalemi, şarkılarındaki lirizmi ve ironiyi bu kez romanın satırlarına taşıyor.

Leonard Cohen
Romanın merkezinde tarih, din ve aşk iç içe geçmiş durumda. Kanada’nın Hıristiyanlaştırılması, Cizvitlerin sert misyonerliği, yerlilerin görmezden gelinmiş hikâyeleri; azizeliğe giden Mohawk kızı Catherine Tekakwitha’nın öyküsüyle birleşiyor. Ve tüm bunlar, bir aşk üçgeninin çatlaklarından sızarak anlatılıyor.
Lirik cümleler, argoya kayan pasajlarla yan yana geliyor; kimi bölümler adeta uzun bir şarkının dizeleri gibi okunuyor. Cohen’in şiirsel anlatımı müzikle edebiyatı birbirine dokuyan eşsiz üretiminin bir parçası.

Leonard Cohen
Roman üç farklı anlatıcıyla çok sesli bir yapı kuruyor. Anlatılanlar Kanada’nın politik ve kültürel ikliminin, 17. yüzyıldan 1960’lara uzanan bir tarihin izdüşümü. Cinsellik, inanç, bağımsızlık, mistisizm… Tüm bu katmanlar Cohen’in zengin referanslarıyla birleşiyor; Brueghel’in tablolarından gündelik bir objeye kadar her ayrıntı yeni bir anlam taşıyor.
Görkemli Kaybedenler, Leonard Cohen’in yalnızca büyük bir şair ve müzisyen değil, aynı zamanda güçlü bir romancı olduğunu kanıtlayan metinlerden biri. Onun şarkılarında duyduğumuz o derin hikâye anlatıcılığı, bu kez sayfaların arasında yankılanıyor.
Diğer kitap önerileri için tıklayabilirsiniz.
Gizem Karatepe’nin tüm yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.